Anne Özlem Erdem, Terör ve Terörle Mücadeleden Doğan Zararların Karşılanması Hakkında Kanun kapsamında oğlunun resmi olarak şehit sayılması için başvuruda bulunduğunu söyledi.
Mahkeme sonucunda oğlunun terör örgütü üyelerince öldürüldüğünün tespit edildiğini ifade eden Erdem, "Fırat'ımın mahkemesi sonuçlanınca ben hep, Allah katında şehit olduğuna inanıyorum ama resmi olarak da şehit sayılır diyordum. Çünkü Fırat'ımı şehit edenlerin mahkeme sonucunda da öğrenci kılıklı terör örgütü PKK üyesi oldukları tespit edildi. Avukatlar aracığıyla, mahkeme sonucu evraklarıyla birlikte İzmir Valiliğine müracaat ettik, bundan sonraki süreci bekleyeceğiz." dedi.
Erdem, oğlunun öldürülmesinden sonra bir kişinin kendisine "Fırat'ın Kürt arkadaşları var mıydı?" diye sormasına çok üzüldüğünü belirterek, şunları kaydetti:
"Ben emekli öğretmenim, 1994-2001 arasında Diyarbakır'da öğretmenlik yaptım. Bizim evimize hiçbir zaman Türk, Kürt ayrımı olmadı. Çünkü Fırat'ımın arkadaşlarının çoğu Kürt'tü. Biz hiçbir zaman Fırat'ımın arkadaşlarını sen Türk müsün, Kürt müsün diye ayırt etmedik. Tabii ki Kürt arkadaşları vardı dedim. Biz bir bütünüz, kimseye sorma gereği duymadık. Benim oğlum vatan hainlerine karşı mücadele etti."
Oğlunun şehit kabul edilmesi halinde şehitlik maaşını almayacağını ifade eden Erdem, "Ben o maaştan feragat ederim. Yeter ki oğlum şehit olarak kabul edilsin. Prosedür gereği o maaş bağlanıyormuş, ben o paranın bir kuruşuna dokunmam, ihtiyaç sahibi öğrencilere burs olarak vermeyi planlıyorum. " diye konuştu.
EÜ'de 20 Şubat 2015'te çıkan kavgada Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü 4. sınıf öğrencisi Fırat Yılmaz Çakıroğlu hayatını kaybetmiş, 7 kişi yaralanmıştı.
Çakıroğlu'nu bıçakla öldürdüğü öne sürülen Sosyoloji Bölümü 4. sınıf öğrencisi Nurullah Semo, tutuklanmıştı. Semo, "kasten öldürmek" ve "devletin birliğini ve ülkenin bütünlüğünü bozmak" suçlarından ayrı ayrı ağırlaştırılmış müebbet hapisle cezalandırılmış, karar Yargıtay 16. Ceza Dairesince onanmıştı.
Olay anında Nurullah Semo'nun yanında olduğu ve öldürme eylemine iştirak ettiği öne sürülen Cihat Babatonguz hakkında da dava açılmıştı.
İzmir 18. Ağır Ceza Mahkemesi 27 Ocak'ta, Cihat Babatonguz'a, "devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozmak" ve "terör örgütü faaliyeti kapsamında kasten öldürmek" suçlarından 2 kez ağırlaştırılmış müebbet ve terör örgütü adına faaliyette bulunmak suçlarından 15 yıl hapis cezası vermişti. Karar, istinafta hukuka uygun bulunmuştu.