BBP lideri Mustafa Destici, genel merkez binasında haftalık basın toplantısında gündemi değerlendirdi. Burada konuşan Destici, "Ekonominin bugünkü durumu, çok sayıda etkenle birlikte vergi sistemimizin de sorgulanmasına neden oluyor. Bu, yeni bir tartışma değil. 70’li yıllardan beri, enflasyon ve hayat pahalılığı, ülkemizde dönem dönem artan yoğunluklarda tartışılıyor. Partimizin kurulduğu günden bu yana, Türkiye ekonomisinin kronik ve yapısal problemlerine dikkat çektik. 90’lı yıllarda Kamu harcamalarının kontrol altına alınması, vergi reformunun yapılması, sosyal güvenlik reformu yapılması, üretimin desteklenmesi ve pazarın, piyasanın kontrol altına alınması konularına değinmiştik. Bugün de farklı yoğunlukta da olsa, benzer problemleri yaşıyoruz. Evet, eleştirilecek çok sayıda ayrıntıyı saklı tutarak, özelleştirmeyi büyük ölçüde gerçekleştirdik. Ancak yine, o günkü gibi, kamu harcamalarını kontrol altına almak zorundayız. Sosyal güvenlik sistemimizi revize etmek zorundayız. Yeni bir vergi sistemi kurup, hayata geçirmek zorundayız. Ekonominin ağır şartları, toplumun alt gelir gruplarının hayatlarını zorlaştırırken, lüks tüketimde de belirgin bir yükselme gözlemliyoruz. Bunun en önemli nedeninin ‘dolaylı vergilere’ dayanan bugünkü sistem olduğunu; vergi gelirlerindeki en önemi payın ‘gelir vergisi’ ve ‘kurumlar vergisi’ olması gerektiğini tartışmak zorundayız” ifadelerinde bulundu.
Hükümet tarafından alınan ekonomik önlemlerin gerekçeleri olduğunu, bir fayda beklendiği ve beklentilerin de gerçekleşebileceğini kabul ettiklerini ifade eden Destici, "Konunun esasında uzaklaşmamamız gerektiğini söylemek mecburiyetindeyiz. Vergi sistemiyle ilgili bir çalışmamız var. Basın toplantısının şartları ve süresi buna çok uygun değil. Müstakil bir konu ve tek gündem olarak, vergi reformuyla ilgili önerilerimizi en kısa zamanda milletimiz ve ilgililerle paylaşacağız. Yalnız burada kısaca şunları ifade edebiliriz; Çözüm ya da çare, var olan vergileri, harçları vb. artırmak değildir. Dolaylı vergileri şişirerek vergi yükünün büyük kısmını geliri düşük olanların sırtına yüklemek hiç olmamalıdır. Yapılması gereken kazancı olup da, vergisi alınmayan kalemleri tespit edip onları vergilendirmek. Yine geliri yüksek olmasına rağmen düşük gösterenleri hatta hiç vergi ödemeyenleri tespit edip vergi kaçırmalarına müsaade etmemek ve tahsil etmek. Daha da önemlisi ve adil olanı; yüksek kazanandan yüksek vergi, az kazanandan az vergi, kazancı ancak ailesinin rızkına-geçimine yetenden de hiç vergi almamak şeklinde olmalıdır" dedi.
Destici, "SGK ve BAĞ-KUR emeklileri de memur emeklisi düzeyinde zam alsın ve oran yüzde 49,25 olsun dedik. Ocak zammında bütün emekli, memur ve çiftçi hepsi yüzde 49.25 oranında zam aldılar. Şimdi bunun tersi bir durum var. Şu anda da SGK ve BAĞ-KUR emeklerinin zam oranı yüzde 30 civarında hesaplanıyor. Memur emeklerin yüzde 25 civarında hesaplandı. Biz bu dönemde de 'memur emeklerimizin zam oranı diğer emeklilerimizden aşağıda kalmasın' diyoruz. Temmuz ayında emekli ve memur maaşlarına enflasyon değerlerine göre zam yapılacak. Daha önce de ifade ettim. En düşük emekli maaşının asgari ücretin altında olması hiçbir şekilde izah ve kabul edilemez ve acilen asgari ücretin üzerine çıkarılmalıdır. Bununla birlikte, enflasyonun bugünkü düzeyinde asgari ücretin yılda bir kez belirlenmesi adaletli değildir, Temmuz ayında muhakkak asgari ücret revize edilmelidir. Temmuz ayında asgari ücret tespit edilmeli ve komisyon toplanmalıdır. Enflasyon farkı yüzde 25 ise asgari ücret yüzde 25 verilmeli ve toplantı kapatılmalıdır. Hiç tartışmaya gerek yok" diye konuştu.
Destici, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Bakın milli takımımız Avrupa Futbol Şampiyonası’nda bir maç kazandı, bir maç mağlup oldu. İnanıyorum ki bu akşam kazanacak ve bir üst tura yükselecektir. Buradan da milli takımımıza şahsın ve camiam adına üstün başarılar dilerim. Portekiz’de maç yapıyoruz ve PKK uzantıları milletvekili yapmış sözde milletvekili maaşı alıyor devletin arabasına biniyor devletin tüm imkanlarından faydalanıyor ve Portekiz’e destekliyor. Türk milli takımını desteklemiyor. Gidin o zaman Portekiz’de yaşayın. Neden Türkiye Cumhuriyeti’nde yaşıyorsunuz kardeşim. Kimi tutuyor, kimle olmak istiyorsan gidin onunla olun. Sizi tutan da yok, defolun gidin. bu ülkede yaşıyorsan, bu ülkenin ekmeğini yiyorsan ve bu ülkenin pasaportunu taşıyorsan Türk milli takımını destekleyeceksin. Portekiz’i destekleyenleri, tespit edilenleri de vatandaşlıktan çıkaralım gitsinler. Portekiz vatandaşı olsunlar. Biz böyle tedbirler almazsak bunlar daha da aşırısını yaparlar. Akla hayale gelmeyecek şeyler yapabilirler. Bunu asla unutmamamız gerekiyor.”