Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'ndeki 109. Dönem Kaymakamlık Kursu Kura Töreni'nde yaptığı konuşmada, kursunu başarıyla tamamlayanları tebrik etti. 14'ü kadın 97 genç kaymakam adayının görev yerlerinin belirleneceğini ifade eden Erdoğan, Türkiye'deki 81 vilayete bağlı 922 ilçenin tamamının değerli, önemli, birinci sınıf hizmeti almaya layık olduğunu söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Görev yapacağınız ilçelerimiz arasında asla uzak-yakın, küçük-büyük, gelişmiş veya geri kalmış ayrımına gitmemenizi hassaten rica ediyorum. Ayrıca hangi kökene, meşrebe, kimliğe, inanca, görüşe mensup olursa olsun milletimizin her bir ferdi, devletimizin eşit vatandaşıdır. Asırlardır kimliğine bakmadan zalimlerin karşısında, mazlumların yanında durmuş hamiyetperver bir milletin mensupları olarak, ülkemize sığınan biçarelere kardeşlik görevimizi ifa etmek de vazifemizdir." diye konuştu.
Erdoğan, düşene vurmanın, ezilene zulmetmenin, mağdurların feryadına kulak tıkamanın Türk milletine ve Türkiye Cumhuriyeti devletine asla yakışmayacağını vurgulayarak, şöyle devam etti:
"Şahsımı temsilen ilçelerimizde görev yapan siz kaymakamlarımızdan, bu noktada özellikle hassasiyet ve özveri bekliyorum. Eğitim hayatınız süresince şu gerçeğe bizzat şahit oldunuz; devletimiz, unvanınıza uygun vasıflarla mücehhez olmanız için her türlü gayreti göstermiştir.
Yurt dışı stajıyla birlikte toplam 42 ay süren yoğun, kapsamlı ve çok boyutlu bir eğitim programını bugün alnınızın akıyla tamamladınız. Bu zaman zarfında tecrübe paylaşımından çalışma ziyaretlerine, mevzuat bilgisinden inceleme gezilerine, iletişimden protokol kurallarına varıncaya kadar görevinizi icra ederken ihtiyaç duyacağınız her konuda en üst düzeyde eğitim aldınız. Çünkü vatandaşa layıkıyla hizmet etmek, onların dertlerine derman olmak, şehirlerimizin kalkınmasına destek vermek, bir mülki idare amiri için büyük bir misyondur, manevi mesuliyeti fevkalade ağır bir görevdir."
Devleti, millet için hizmet üreten bir sisteme kavuşturmanın yolunun, milletin derdiyle dertlenmekten, milletin gönlüne girmekten geçtiğinin altını çizen Erdoğan, koltuğa oturmanın, resmi plakalı araçlara binmenin bir yöneticiyi, bir mülki idare amirini, saygıdeğer bir devlet adamı yapmayacağını söyledi.
Erdoğan, milletin adamı olunmadan, milletin gönlüne girilmeden, milletin takdirini, teveccühünü, duasını kazanmadan hakiki manada devlet adamı olunmayacağını dile getirdi.
İlçelerinde cumhurbaşkanını ve devleti temsil eden kaymakamların devletin millete uzanan eli, duyan kulağı, gören gözü olduğunu ifade eden Erdoğan, şöyle konuştu:
"Her bir vatandaşımızın derdiyle dertlenmek en büyük sorumluluğunuzdur. Bu bakımdan ilçe sınırları içindeki her türlü işten, çalışmadan, hizmetten, eksikten, sorundan ve elbette başarıdan sorumlu olan kaymakamlarımız, görevlerini ne kadar etkin icra ederse, devletimiz de o derece güçlüdür. Sizlerden bu misyonun hakkını vermenizi, görev yapacağınız her yerde millete hizmet için samimiyetle koşturmanızı istiyorum. Her birinize görev bölgelerinizde ve meslek hayatınız boyunca Mevla'dan üstün başarılar diliyorum."
Erdoğan, Derik Kaymakamı Muhammet Fatih Safitürk ile birlikte ülkeye ve millete hizmet yolunda toprağa düşen tüm idarecileri, tüm şehitleri rahmetle yad etti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Buradaki her bir genç kardeşimin de gerektiğinde vatanı, milleti, devleti, bayrağı ve bağımsızlığımızın timsali olan ezanı uğruna aynı fedakarlıkta bulunacak iradeye ve adanmışlığa sahip olduğunu görüyorum. İnşallah her biriniz meslek büyüklerinizin açtığı yolda sabırla ilerleyecek, adınızı görev yaptığınız her yerde milletimizin kalbine yazdıracaksınız. Bundan en küçük bir şüphe duymuyor, bizleri mahcup etmeyeceğinize, ailelerinize ve sizleri yetiştiren hocalarınıza mahcup olmayacağınıza tüm kalbimle inanıyorum." diye konuştu.
Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Biz, millet olarak tarih boyunca nice büyük devletler kurduk. Asya bozkırlarından Afrika'nın kızgın çöllerine Akdeniz’in bir ucundan Hint Okyanusu'na kadar milyonlarca kilometrekarelik alanı atlarımızın nal sesleriyle inlettik.
Sınırları bir dönem Afrika'dan Avrupa'nın ve Asya'nın ücra köşelerine uzanan devletlerimizde, himayemiz altında yaşayan farklı inançlardan milyonlarca insanı barış, huzur ve esenlik içinde yönettik. Tarihte kurduğumuz devletlerin iki taşıyıcı sütunu oldu. Bunlardan ilki mülkün temeli olan adalet, diğeri de merhametti. Aynı durum bugün de geçerlidir.
Türkiye bir hukuk devletidir, medeniyetimiz de bir merhamet medeniyetidir. Adaleti yücelttiğimiz ölçüde devleti yüceltir, merhametle muamele ettiğimiz ölçüde insanımızla devletimiz arasındaki bağı sağlamlaştırırız. Devlet ile millet arasındaki mesafe açılırsa, o zaman da kamu olarak yaptığımız hizmetlerin hiçbir anlamı olmaz. Biz, her iki tecrübeyi de yakın tarihinde yaşamış bir ülkeyiz."
Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde düzenlenen "109. Dönem Kaymakamlık Kursu Kura Töreni"nde yaptığı konuşmada, devletle millet arasında duvarlar ören, devletle milleti farklı konumlara yerleştiren elitist zihniyetin Türkiye'ye çok büyük zararları olduğunu söyledi.
Milli iradenin askıya alındığı dönemlerde devletin vatandaşlarının bir kısmını tehdit kaynağı olarak gördüğünü, dış görünüşüyle, kılık kıyafetiyle, kadınların başörtüsü, erkeklerin saçı ve sakalıyla çok uğraştığını belirten Erdoğan, "İrticacı, takunyalı, tarikatçı, cemaatçi, laik-antilaik, ilerici-gerici diyerek insanlarımızı birbirine düşürmeye çalıştılar. Sırf inancını özgürce yaşamak istediği için sırf anasının dilini konuştuğu için milyonlarca vatandaşımız ötekileştirildi, ötelendi, maalesef haksızlığa ve hukuksuzluğa maruz bırakıldı. Bunun bedelini ise demokrasimiz, devletimiz ve milletimiz ödedi. Bir gerçeği sizlere burada tekrar hatırlatmak istiyorum. Vatandaşına üstten bakan, vatandaşların bir kısmını tehdit kaynağı gören bürokratik oligarşinin devlet tasavvurumuzda yeri yoktur. Devlet, milletinin hizmetindedir, kamu görevlisi de milletin hizmetkarıdır." diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, devlet yönetiminde rehber ve pusulalarının "İnsanı yaşat ki devlet yaşasın" ilkesi olduğunu belirterek, Osmanlıyı 6 asır boyunca ayakta tutan temel ilkenin bu olduğunu söyledi.
Devletin taşıyıcı kolonu olan bu ilkeden en küçük bir tavize, en küçük bir sapmaya izin vermeyeceklerini vurgulayan Erdoğan, şöyle seslendi:
"22 yıldaki tüm çabalarımıza rağmen, görev yapacağınız yerlerde halen buna mugayir uygulama varsa değiştirmek, milletle devleti yakınlaştırmak, kucaklaştırmak, kaynaştırmak sizlerin öncelikli vazifesidir. Hatırlatmak isterim ki bulunduğunuz makam, devletin sadece otoritesini, sadece gücünü değil aynı zamanda 'Kerim' vasfını da göstermenizi gerektiriyor. Dolayısıyla atandığınız her yerde devletin şefkatli, merhametli, adaletli, gülümseyen yüzü, müşfik eli olmanızı sizlerden özellikle bekliyorum. Benim vatandaşıma hiçbir zaman 'devlet nerede' dedirtmeyeceksiniz. İhtiyacı olan vatandaşın gelip sizi bulmasını da beklemeyeceksiniz. Siz gidip benim mağdur vatandaşımı bulacaksınız."
Konuşmasında Hazreti Ömer'in hayatından örnek veren Erdoğan, kadın ve erkek kaymakamların birlikte çalışarak, devranın nasıl değiştiğini ihtiyaç sahiplerine göstereceğini söyledi.
Kaymakamların ihtiyaç sahibini, mazlumu, mağduru ve garip-gurebayı bulup, derdiyle hemdert, hemhal olmaları gerektiğini söyleyen Erdoğan, şunları kaydetti:
"Görev yaptığınız mahalde sosyal, kültürel ve ekonomik kalkınmayı koordine edecek, vatandaşın talep ve şikayetlerine 24 saat kapınızı açık tutacaksınız. Bu çok önemli. Kibir asla sizin semtinize uğramayacak. İnsanımızı devletinden uzaklaştıracak veya soğutacak gelişmelere karşı sıfır toleransla yaklaşacaksınız. Şu noktaya özellikle dikkat etmenizi sizlerden rica ediyorum. Halktan kopuk, sokaktan kopuk, ilçesindeki esnaftan, iş adamından, köylüden, çiftçiden kopuk idareci profiline tahammülümüz yoktur.
Kışın soğuğunda ah benim kaymakam kardeşlerim, yeri gelecek kamyonu, kamyoneti alacaksınız, kömürü, odunu dolduracaksınız, nerede kömürü olmayan, odunu olmayan var onlara bunu siz bizzat götüreceksiniz. 'Yok, gelsin de gönderelim', hayır, arayacaksın, bulacaksın ve götüreceksin. Aynı şekilde sorumluluğu altındaki personeli, makamının gücünü de kullanarak ezen mütekebbir idareci tipine de tolerans göstermeyiz. Devlet sistemimiz içerisinde koltuğuna güç ve itibar kazandırmak yerine koltuğundan güç devşiren, bununla da kalmayıp hukuk dışı, etik dışı, adap ve edep dışı yollara tevessül edenlere müsamahayla bakamayız. Bu konuda, sizlerin de çok yüksek bir hassasiyet düzeyiyle hareket edeceğinize inanıyorum."