Cumhuriyet Halk Partisi(CHP) Genel Başkan Yardımcısı Gökçe Gökçen, Marmara Kapalı Ceza İnfaz Kurumları’nda, Gezi Davası tutukluları Osman Kavala, Can Atalay ve Tayfun Kahraman’ı ziyaret etti. Ziyaretin ardından açıklama yapan Gökçen, "Milletvekili Can Atalay’la Osman Kavala’yla ve Tayfun Kahraman’la görüşme gerçekleştirdik cezaevinde. Bugünkü görüşmede tabii ki öncelikle gezi davasının temeline dair bazı değerlendirmelerde bulunduk. Can Atalay‘la görüştük. Kendisi Hatay Milletvekili, benim de mevkidaşım. Hatay halkı depremzede bir halk. Depremde, on binlerce yurtdaşını kaybetmiş bir halk ve bir seçim sonucunda iradesini ortaya koydu. Ne söyledi; Can Atalay benim milletvekilimdir dedi, Hatay halkı ve depremden sonra hem yaralarını sarmaya çalışan bir halk, hem şehrini ayakta tutmaya çalışan bir halk. Ama şu anda çok daha büyük bir zorlukla karşı karşıya. Kendi sorunlarını gündeme getirmesi gereken, meclisin kürsüsünde ve bir ortaklaşa seçilmiş bir insan hakları komisyonu üyesi olarak, mecliste Hatay halkının sorunlarını gündeme getirecek olan milletvekili, şu an Anayasa Mahkemesi kararına rağmen cezaevinde tutuluyor" diye konuştu.
Gökçen, "İkinci olarak Tayfun Kahraman‘la görüştük. Tayfun Kahraman; kendisi çok saygın bir şehir plancısı, genç ve mesleğinde çok iyi bir arkadaşımız. Aynı zamanda gezi direnişi sırasında sadece anayasanın meslek örgütlerine vermiş olduğu görevi yapan bir arkadaşımız. Ve kendisi o süreçte dönemin başbakanı olan Erdoğan’la görüşme yapan heyetler içinde olan bir arkadaşımız. Ve biliyorsunuz kendisinin küçük bir kızı var ismi Vera. Vera okula başladı ve Vera’nın Artık babasına kavuşmasını istiyoruz. Tayfun kahramanın bir mesajı var. Tayfun Kahraman şöyle söylüyor, 'Hiçbir delil olmadan hiçbir suç istinadı olmadan keyfi bir tutuklama nedeniyle buradayız. Sadece bizler için değil Türkiye’nin geleceği için, Türkiye’de hukukun üstünlüğü için bir an önce bu hukuksuzluğa son verilmelidir' Tayfun kahramanın mesajı bu şekilde. Ve Osman Kavala ile görüştük. Türkiye Cumhuriyeti bir hukuk devletidir. Dolayısıyla anayasanın uygulanması, Türkiye Cumhuriyeti’nin bağlı olduğu yani hepimizin iradesiyle imzalanmış olan sözleşmeler, bizim hepimizin hakkını korumaktadır. Dolayısıyla anayasanın, hukuk devletinin, demokrasinin ihlal ediliyor olması, işte Türkiye’de vatandaşın yargıya güvenmemesine sebep olmaktadır" ifadelerini kullandı.