Karahan, Merkez Bankası İdare Merkezi'nde yılın 4. "Enflasyon Raporu"nun tanıtımı amacıyla bilgilendirme toplantısı düzenledi.
Dezenflasyon sürecinin devam ettiğini vurgulayan Karahan, makroekonomik göstergelerin de bu süreçle uyumlu şekilde ilerlediğini söyledi.
Karahan, iç talebin yavaşlamaya devam ederek enflasyondaki düşüşü destekleyici seviyelere geldiğine dikkati çekerek, "Bu yavaşlamanın da etkisiyle cari işlemler açığında düşüş sürüyor. Enflasyonun ana eğilimi öngördüğümüzden yavaş olsa da iyileşiyor. Para politikasındaki sıkı duruşumuzu, dezenflasyonun devamını sağlayacak şekilde sürdüreceğiz." diye konuştu.
Küresel büyüme görünümüne paralel olarak kademeli toparlanma öngörüsünün korunduğuna işaret eden Karahan, bununla birlikte aşağı yönlü risklerin daha fazla ağırlık kazandığını gözlemlediklerini dile getirdi. Karahan, imalat sanayisi ve hizmetler sektörü arasında önceki rapor döneminde gözlenen farklılaşmanın sürdüğünü, öncü göstergelerin özellikle imalat sanayisinde aşağı yönlü risklerin bir miktar arttığına işaret ettiğini anlattı.
Küresel talep görünümü, jeopolitik riskler ve arz yönlü faktörlerin emtia fiyatları üzerinde belirleyici olmaya devam ettiğini belirten Karahan, şu değerlendirmede bulundu:
"Enerji dışı emtia fiyatlarında son dönemde genele yayılan artışlar görülürken jeopolitik gelişmeler özellikle enerji fiyatlarındaki oynaklığı artırdı. Enflasyon görünümüne bağlı olarak, gelişmiş ülke merkez bankaları faiz indirim süreçlerine başladı. Fed ilk faiz indirimini eylülde yaptı. Gelişmekte olan ülkelerde ise daha önceden başlayan faiz indirim sürecine yeni merkez bankalarının da dahil olduğunu görüyoruz. Küresel ölçekte ılımlı büyüme ve enflasyon görünümü, merkez bankalarının önümüzdeki dönemde de parasal sıkılığı azaltabileceklerine işaret ediyor."
Enflasyondaki ataletin zayıflamakla birlikte devam ettiğini, yılın ikinci çeyreğinde yurt içi talebin yıllık büyümeye katkısının belirgin olarak azaldığını, net ihracatın büyümeye pozitif katkısının sürdüğünü bildiren Karahan, şöyle devam etti:
"Bu dönemde yurt içi talep büyümeye 1,2 puan katkı verirken net ihracatın katkısı 1,3 puan olarak gerçekleşti. Böylelikle, büyümedeki talep kompozisyonu daha dengeli bir görünüm sergiledi. Üçüncü çeyreğe ilişkin mevcut veriler, yurt içi talepte ılımlı seyrin devam ettiğini gösteriyor. Bu dönemde, perakende ve ticaret satış hacim endeksleri, bir önceki çeyreğe kıyasla bir miktar arttı. Bununla birlikte, perakende satış hacim endeksine daha detaylı baktığımızda, altın hariç olarak artışın daha ılımlı olduğunu görüyoruz. Bu göstergelerin yanı sıra, firma görüşmelerinden elde ettiğimiz saha gözlemleri de iç talepteki yavaşlamayı teyit ediyor. Üçüncü çeyrekteki mevcut arz göstergeleri, iç talepteki yavaşlamayla uyumlu seyretti. Bu dönemde, sanayi üretimi düşmekle birlikte, oynaklığı yüksek sektörler dışlandığında, üretimdeki azalış daha sınırlı oldu. Hizmet üretim endeksi ise sanayi üretimine kıyasla daha güçlü bir görünüm izlemekle birlikte, temmuz-ağustos verileriyle çeyreklik bazda sınırlı azaldı. Üçüncü çeyrekte, genel anlamda üretim göstergelerindeki ılımlı ivme kaybı, talepte özetlediğim görünümle uyumlu."
Karahan, bu çerçevede talep koşullarının enflasyondaki düşüşü destekleyici seviyelere yaklaştığını, farklı yöntemlerle hesapladıkları göstergelerin, üçüncü çeyrekte çıktı açığının gerilediğini gösterdiğini belirterek, "Bu gerilemenin yılın son çeyreğinde de devam ettiğini değerlendiriyoruz." ifadesini kullandı.
Sıkı para politikaları sonucu iç talepteki dengelenmenin süreceğini vurgulayan Karahan, "Önümüzdeki dönemde negatif düzeylerde gerçekleşecek olan çıktı açığı, dezenflasyon sürecinin önemli bir bileşeni olacaktır." dedi.
Karahan, iç talepteki dengelenmeyle uyumlu olarak dış ticaret dengesindeki iyileşmenin devam ettiğini, bunun yansımasıyla ikinci çeyrekte, cari açığın milli gelire oranının yüzde 1,7 seviyesine gerilediğini anlattı.
Üçüncü çeyrekte ise birikimli cari açığın azalmaya devam edeceğini öngördüklerini belirten Karahan, "Parasal sıkılaştırma dönemlerinde, cari dengede düzelme oluyor. Önümüzdeki dönemde, sıkı parasal duruşumuzla uyumlu olarak cari dengedeki olumlu seyrin süreceğini öngörüyoruz." değerlendirmesinde bulundu.
Karahan, tüketici enflasyonunun ekimde yüzde 48,6 gerilemeyle mayıstaki tepe noktasına kıyasla önemli miktarda düştüğüne işaret ederek, küresel emtia fiyatlarının ekim hariç gerileme eğilimini sürdürdüğünü ve dezenflasyon sürecini desteklediğini dile getirdi.
Nominal döviz kurunun ağustosta gerçekleşen artış sonrasında ılımlı bir seyir izlediğine dikkati çeken Karahan, şunları söyledi:
"Talep de yavaşlamaya devam ederek, enflasyondaki düşüşü destekleyici seviyelere geldi. Ayrıca enflasyon beklentilerindeki iyileşme kademeli bir şekilde devam etti. Enflasyonun ana eğilimini yakından takip ediyoruz. Ana eğilim göstergelerimizi yansızlık, oynaklık ve tahmin performansı açısından değerlendirdik. Yaptığımız analizler, göstergelerin performansının söz konusu kriterlere göre değiştiğini gösteriyor. Bu durum enflasyonun ana eğilimini farklı göstergeler üzerinden takip etmenin önemine işaret ediyor. TCMB bünyesinde takip ettiğimiz göstergeleri bir bütün olarak incelediğimizde, ekim ayında enflasyonun ana eğilimindeki düşüşün sürdüğünü görüyoruz."
Karahan, temel mal enflasyonunun düşük seyrini koruyarak, ana eğilimdeki söz konusu yavaşlamayı sürüklediğini, hizmet enflasyonundaki iyileşmenin ise öngörülerinden daha yavaş gerçekleştiğini belirterek, "Burada kira dışındaki kısımda daha belirgin olmak üzere, kademeli bir iyileşme izliyoruz. Ekim ayında ise talebe duyarlı bazı hizmet kalemlerinde ılımlı bir seyir gözledik. Bu görünümün süreceğini değerlendiriyoruz." diye konuştu.
Çekirdek dışında kalan gruplara baktıklarında üçüncü çeyrekte enerji fiyat artışının güçlendiğini gözlemlediklerine işaret eden Karahan, bu gelişmede yönetilen enerji kalemlerindeki fiyat gelişmelerinin yanı sıra maktu vergi güncellemelerinin etkilerinin öne çıktığını ifade etti.
Karahan, "Gıda tarafında üçüncü çeyrekteki iyileşen görünüm, ekim ayında işlenmemiş gıda fiyatları kaynaklı olarak sekteye uğradı. Bu dönemde para politikasının görece etki alanı dışında olan taze meyve ve sebze grubunda yüksek fiyat artışı gözledik. Diğer taraftan, taze meyve ve sebze dışındaki gıda enflasyonu daha düşük seyretti." bilgisini verdi.
Hizmet enflasyonundaki üçüncü çeyrekteki yüksek seyrin, dönemsel fiyatlama ve geçmişe endeksleme davranışı güçlü olan kira ve eğitim öncülüğünde sürdüğünü belirten Karahan, üçüncü çeyrekte hizmet enflasyonu üzerinde okula dönüş etkisinin belirgin olduğunu anlattı.
Karahan, eğitim ücretlerinin üniversite kaynaklı yüksek oranda arttığına dikkati çekerek, "Okul servis ücretleri ulaştırma hizmetlerini, okul yurt ücretleri ise konaklama hizmetleri fiyatlarını yukarı çekti. Okula dönüşün tamamlanmasıyla bahsi geçen gruplarda göreli fiyat uyarlaması büyük ölçüde tamamlandı." değerlendirmesinde bulundu.
Hizmet fiyatları dinamiklerine kira ve kira dışı şeklinde bakmanın daha sağlıklı olduğunu vurgulayan Karahan, şunları kaydetti:
"Kiralar, deprem, kentsel dönüşüm, kira artış sınırlaması gibi nedenlerle diğer hizmet kalemlerinden ayrı ele alınması gereken, yapısal boyutu da olan bir husus. Nitekim, kiralarda yüksek fiyat artışı, sözleşme yenileme oranının üçüncü çeyrekte yükselmesinin de etkisiyle geçtiğimiz çeyrekte de sürdü. Gerek PÖS (Perakende Ödeme Sistemi) verilerinden, gerekse konut değerleme raporlarından elde edilen kira artış oranlarının, TÜFE yıllık kira enflasyonunun altında kaldığı ve gerilediği görülüyor. Kira sözleşmelerinde kullanılan referans oranlarının düşüşü, son çeyrekte aylık kira enflasyonunun yavaşlayacağına işaret ediyor. Kira enflasyonundaki ataletin öngörülerimizden yüksek olduğunu değerlendirmekle beraber, kira hariç hizmetlerin daha belirgin yavaşladığını görüyoruz."
Karahan, sanayide firmaların fiyatlama davranışlarında net iyileşme gözlemlediklerini söyledi.
İmalat sanayisinde gerek yurt içi talepte gerekse birim maliyetinde artış bekleyen firmalar arasında fiyat artırmayı planlayanların oranının düzenli gerilediğini bildiren Karahan, "Birim maliyetinde artış beklemeyen firmalar arasında da fiyat artırmayı planlayanların oranı azalıyor. Üretici aylık enflasyonu son üç aylık dönemde ortalamada yüzde 1,4 düzeyinde seyrediyor. Dolayısıyla, tüketici enflasyonu üzerinde üretici fiyatları kaynaklı baskılar zayıflıyor." değerlendirmesinde bulundu.
Karahan, üretici enflasyonundaki bu seyrin TÜFE'de mal fiyatlarını olumlu etkilediğine, temel mallarda fiyat artışlarının önemli ölçüde zayıfladığına işaret ederek, "Ağustos ayında Türk lirasındaki değer kaybı nedeniyle kısmi bir yükseliş olsa da genel itibarıyla temel mal enflasyonu düşük seyretmeye devam ediyor. Temel mallarda son üç aylık dönemdeki yıllıklandırılmış ana eğilim yüzde 20 civarında. Özellikle dayanıklı mal grubu fiyatlarında ılımlı görünüm sürmekte." ifadelerini kullandı.
Fiyatlama davranışlarının seyrinde fiyat artışlarının boyutu kadar yaygınlığının da önemli olduğunu dile getiren Karahan, talep koşullarının fiyat artışının büyüklüğü yanında yayılımını da etkilediğini anlattı.
Karahan, çıktı açığıyla yayılım endeksi arasında belirgin bir pozitif ilişki söz konusu olduğuna dikkati çekerek, şöyle konuştu:
"Çıktı açığının negatif değerler aldığı soğuma dönemlerinde tüketici fiyat artışlarının genele yayılımı da azalmakta. İçinde bulunduğumuz dönemde de talep koşullarındaki normalleşmeyle birlikte yayılım endeksinde gerileme söz konusu. Analizler çıktı açığının düşüş eğilimini sürdürmesiyle önümüzdeki dönemde fiyat artışlarının yayılımının daha da güç kaybedebileceğine işaret ediyor."
Enflasyon beklentilerinin seyrinin dezenflasyonun hızı açısından önem arz ettiğini belirten Karahan, piyasa katılımcılarının 12 ay sonrasına ilişkin enflasyon beklentilerinde dağılımın beklentilerin iyileştiğine işaret ettiğini bildirdi.
Karahan, beklentilerdeki iyileşme hızının henüz arzu edilen seviyede olmadığını ifade ederek, şu değerlendirmede bulundu:
"Dezenflasyonun maliyeti bakımından, enflasyon beklentilerinin tahmin aralığımıza yakınsaması kritik önemde. Reel sektör ve hane halkı enflasyon beklentilerinde de iyileşme devam ediyor. Manşet enflasyondaki düşüşle birlikte, tüm sektörlerin beklentileri kademeli bir biçimde geriliyor. Sıkı para politikası duruşumuzla beklentilerin dezenflasyon sürecine katkı verecek şekilde oluşmasını sağlamakta kararlıyız."