Bartın’ın Amasra ilçesinde Türkiye Taşkömürü Kurumu’na (TTK) ait maden ocağında 14 Ekim 2022 tarihinde yaşana faciaya ilişkin Amasra Cumhuriyet Savcısı Ozan Mert Alıcı, TTK yöneticilerinin yer aldığı 23 kişi hakkında fezlekesini hazırladı.
ANKA Haber Ajansı'ndan Tamer Arda Erşin ile Gürkan Demirtaş'ın edindiği bilgilere göre; 173 sayfalık fezlekede, tutuklulardan madenin genel müdürü Cihat Özdemir, işletme müdürü Selçuk Ekmekçi, iş güvenliği ve eğitim baş mühendisi Volkan Soylu ve baş mühendis Mehmet Tural'ın 42 kişinin ölümüne neden olmak suretiyle üzerlerine atılı olası kastla öldürme suçunu ve Erol Bulduk, İzzet Ak, Remzi Taşkömür ve Ayhan Akgül'ün yaşamlarını tehlikeye sokacak şekilde yaralanmasına neden olmak suretiyle üzerlerine atılı olası kastla yaralama suçunu işledikleri belirtildi.
Fezlekede diğer 14 şüpheli hakkında ise 42 kişinin ölümüne ve 12 kişinin yaralanmasına neden olmak suretiyle üzerlerine atılı bilinçli taksirle ölüme ve yaralanmaya neden olma suçunu işledikleri değerlendirmesi yapıldı.
Amasra Cumhuriyet Başsavcılığı’ndan Bartın Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderilen fezlekede, iddianame tanzim edilerek 23 kişinin Ağır Ceza Mahkemesinde yargılanması istendi.
Fezlekede 31 Ekim 2022 tarihli bilirkişi raporuna atıf yapılarak, müessese müdürü Cihat Özdemir'in facianın meydana gelmesine neden olan etkenlerden havalandırma, metan drenajı, kömür tozu mücadelesi, teknik personel sayısındaki eksiklik ve iş güvenliği eğitimleri ve acil durumlara yönelik tatbikatlar kapsamında; işletme müdürü Selçuk Ekmekci ve işletme baş mühendisi Mehmet Tural'ın havalandırma, kömür tozu mücadelesi ve iş güvenliği eğitimleri ve acil durumlara yönelik tatbikatlar kapsamında; iş sağlığı güvenliği ve eğitim başmühendisi ve aynı zamanda iş sağlığı güvenliği ve eğitim şube müdürü Volkan Soylu'nun ise havalandırma ve iş güvenliği eğitimleri ve acil durumlara yönelik tatbikatlar kapsamında kusurlu bulunduğu belirtildi. Fezlekede dört isim hakkında şu değerlendirme yapıldı:
…yukarıdaki açıklamalar ve bilirkişi raporu kapsamında maden ocağında ve işlerinde tecrübeli olan şüpheliler Cihat Özdemir, Selçuk Ekmekci, Mehmet Tural ve Volkan Soylu'nun, dahil oldukları yönetim ve karar alma süreçleri kapsamında gerekli teknik alt yapı oluşturulmadan, yeterli yatırım yapılmadan ve iş güvenliği önlemlerinin alınmasını sağlamadan maden ocağında üretimin devam etmesine izin verdikleri, havalandırmanın iyileştirilmesi ile ilgili olarak projeyi uygulamaya geçirmeyerek veya alternatif olarak herhangi bir havalandırma sistemi düzenlemeden riskli havalandırma ile üretime devam edilmesine izin verdikleri, mevzuatta yer almayan ‘patara’ yöntemiyle kömür üretimi yapılmasına izin vererek de iş yerini, çalışanların sağlık ve güvenliklerini tehlikeye atmayacak biçimde tasarlama, inşa etme, teçhiz etme ve işletme yükümüne aykırı davrandıkları, maden işletmesinin tehlikesine paralel bir iş sağlığı ve güvenliği politikası oluşturmama ve uygulamama şeklindeki kusurlu eylemleriyle anılan iş kolundaki çalışma usül ve şartlarına aykırı şekilde gerçekleştirilen kömür çıkarma faaliyetlerinin, işçilerin iş sağlığı ve güvenliği açısından yüksek risk oluşturduğunu ve dönülmez sonuçlara yol açabileceğini bildikleri halde sayılan olumsuzluklara rağmen muhtemel gerçekleşebilecek tehlikeli neticeleri göze aldıkları ve hatta kabullenmekle beraber önlenmesi için önlem almadıkları ve dolayısıyla kömür çıkarma faaliyetinin hatalı ve usulüne aykırı şekilde devam etmesini görmezlikten geldikleri...
'GRİZU PATLAMASINI ÖNGÖRDÜKLERİ HALDE'
Söz konusu bu kusurlu eylemler sebebiyle olayın meydana gelmesinin muhtemel olduğu, muhtemel tehlikeli neticeleri ve sebepleri göze alarak ve hatta kabullenerek kömür çıkarma işine devam ettikleri böyle bir olayda, öngörmekle birlikte gerçekleşmeyeceği düşünülen bir neticeden bahsedilmemekte, bunun da ötesine geçilerek ve bilinçli taksir unsurları aşılarak, bu şekildeki kanun, yönetmelik ve işin oluruna aykırı çalışmalar ile gerekli önlemler alınmadan ve eksiklikler giderilmeden kömür üretim faaliyetine devam edilmesinin yüksek risk oluşturduğunun bilinmesine ve bu durumun geri dönülmez sonuçlara yol açabileceğini öngörebilmelerine rağmen yüksek risk içeren faaliyetlerini uzun süre devam ettirdikleri, şüphelilerin karar alma süreci içerisinde yer almaları ve işletmedeki pozisyonları gereği emir ve talimatları ile ocak içerisindeki yüksek riskleri bilmelerine rağmen bu risklerin önüne geçmek için herhangi bir girişimde bulunmadıkları, bu şekildeki çalışma ile grizu patlaması olabileceğini öngörmelerine rağmen patlamayı gerçek anlamda engelleyici nitelikte bir çalışma yapmadıkları, eksiklikler ve aykırılıklara rağmen hatalı, eksik ve tehlikeli çalışma yöntemini sürdüren şüphelilerin kusurluluk düzeylerinin bilinçli taksir düzeyini aştığı, anlatılan eksiklikler ve aykırılıklar dolayısıyla meydana gelen sonuca kayıtsız kalıp olayı kabullendikleri, böyle bir olayda öngörülmekle birlikte gerçekleşmeyeceği düşünülen bir neticeden bahsedilemeyeceği anlaşıldığından gerçekleşen neticeden olası kast hükümleri uyarınca sorumlu tutulmaları gerektiği ve olası kastla öldürme suçunun unsurlarının oluştuğu…
TTK, ÖLEN MADENCİYİ SUÇLAMIŞTI
Savcılık bu değerlendirmeyi yaparken TTK yöneticileri ise patlamada sorumluluğu ölen madenci Öner Yıldız’ı sorumlu tutmuştu. TTK yöneticileri TBMM Amasra Maden Kazasını Araştırma Komisyonu üyelerine yaptığı sunumda şunları belirtmişti:
Barutçu Taşkın Coşkun’un ifadesinde belirtilen ateşleme yapmadığı delikleri de doldurması gösteriyor ki, son derece dikkatli ve özenli yapılması gereken ateşleme işleminin acele bir şekilde ve kurallara uymaksızın gerçekleştirildiği anlaşılmaktadır.
Barutçuların ifadelerinden anlaşılacağı üzere ateşleme yapılmayan delikler de doldurulmaktadır. Delikler arası mesafenin 20-30 cm arası olduğu göz önünde bulundurulursa ateşleme yapılmadan bekletilen dolu deliklerin zarar görmesi kuvvetle muhtemeldir. İki ateşleme arasında 10-20 dakika gibi bir süre olması (Karbonmonoksit grafiklerinden de anlaşıldığı üzere) deliklerin doldurulması, temizlenmesi, kapsüllerin bağlanması ve metan gazı ölçümlerinin yapılması işlemlerinin bu süre zarfında yapılmasının mümkün olmadığı anlamına gelmektedir. Dolayısıyla deliklerin önceden doldurulup bekletildiği açıktır.
Tüm bu hususlar birlikte değerlendirildiğinde ateşleme işleminin kurallara aykırı şekilde yapılması hususunun bu kazanın gerçekleşmesinin en önemli sebebi olduğu değerlendirilmektedir.