Yazıda, AKP'li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın yeniden cumhurbaşkanı seçilmesinin "aynı zamanda AB'ye yönelmeyen bir politikanın da teyidi" anlamına geldiği belirtilerek, "Batı'nın Ankara ile ilişkileri zor olmaya devam edecektir" yorumu yapıldı.
"MEDYANIN BÜYÜK BÖLÜMÜ KONTROLÜ ALTINDA"
"Erdoğan'ın seçim zaferini adil bulmamak için iyi nedenler olduğu" belirtilen yazıda, şunlar kaydedildi:
"Erdoğan ve AKP, medyanın büyük bölümünü kontrolleri altında tutuyor. Uzun süredir iktidarda olan Erdoğan'a karşı muhtemelen en iyi şansa sahip olabilecek muhalif siyasetçi, İstanbul Belediye Başkanı (Ekrem İmamoğlu) uyduruk bir dava ile devre dışı bırakıldı. Erdoğan, HDP gibi kendisi için tehlikeli olabilecek diğer partileri de siyasi rekabetten uzak tutmak için yasal yollara başvurdu ve bir süredir onları engelliyor. Tüm bunlar demokratik bir seçimde olması gereken fırsat eşitliği ile pek bağdaşmıyor."
Seçim sonucunun, "seçmen iradesinin manipülasyonu olarak görülmemesi" gerektiği vurgulanan yazıda, "Ülkedeki durum muhalefetin lehine olmalıydı. Ekonomik sefalet, deprem sonrası yaşananlar, hukukun üstünlüğünün erozyona uğraması... Tüm bunlar Erdoğan'ı yenmek için iyi ön koşullardı. Seçim öncesi anketlerin de gösterdiği gibi, Kılıçdaroğlu gibi renksiz bir rakibin bile gerçekçi bir şansı vardı. Sonuçta Erdoğan'ı ikinci tur oylamaya zorlayabilirdi" denildi.
"ZOR BİR ORTAK OLMAYA DEVAM EDECEK"
Yazıda, "Türkiye'nin Erdoğan yönetiminde zor bir ortak olmaya devam edeceği" savunularak, "Ancak onunla birlikte çalışmaya devam etmemiz gerekecek. Erdoğan üzerinde baskı kurmaya ve hatta taviz vermeye değer alanlar var. Bunlar arasında İsveç'in NATO üyeliği ve mülteci meselesi yer alıyor" ifadeleri yer aldı.
Yazıda, "Parmakla gösterme politikası Erdoğan'ın ekmeğine yağ sürmeye devam edecektir. En kötü durumda, eski ahlaki süper güç İsveç'in geçen yıl öğrenmek zorunda kaldığı gibi, kişi kendine zarar verir. Değerler odaklı bir dış politikanın maliyetinin arttığı tek ülke Türkiye değil. Bu, Batı'nın aktivizmle geri alınamayacak (göreceli) güç kaybının bir sonucudur" denildi.
"AB ÜYELİĞİ SÜRECİ KAPANDI"
Türkiye'nin, AB üyeliği sürecinin "şimdilik" kapandığı belirtilen yazıda, şunlar kaydedildi:
"AB'ye katılım konusu da şimdilik çözüme kavuşturulmuştur. Kılıçdaroğlu kazanmış olsaydı bile bu kesin bir sonuç olmayacaktı. Ancak ikinci tur gerçekten Erdoğan'a karşı bir referandumsa, Türkiye Pazar günü Avrupa'ya karşı da karar vermiş oldu. Türkiye, batıya değil doğuya bakıyor."