Yeni Şafak gazetesi yazarı ve AKP Genel Başkan Danışmanı Yasin Aktay, ‘metal yorgunlarının tasfiyesinde izlenen yolun partiye zarar verdiğini iddia etti.
Aktay, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, ‘Ülkeyi dönüştüren AKP dönüşümden muaf olamaz’ sözünü başlık olarak kullandığı yazısında AKP’deki değişim ihtiyacından bahsetti:
Türkiye’ye çetin mücadelelerle hem siyasi alanda hem de toplumsal-ekonomik kalkınma boyutunda gerçek anlamda bir devrim yaşatan AK Parti ise bu süreçte siyasi rekabetin hakkını kendi özgeçmişiyle mütenasip biçimde vermeye devam edebilmek için etkili biçimde güncellemeye ihtiyacı olduğu sonucunu isabetli olarak çıkarmış durumdadır.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ‘metal yorgunluğu’ tespitinin ardından yaşanan tasfiye sürecinin partiye zarar verdiğini iddia eden Aktay şu ifadeleri kullandı:
Güncelleme, aslında AKP’yi AKP yapan temel ilke, değer ve tarzdan kopmayı değil, bilakis onlara yeniden dönmeyi gerektiriyor. Sorun o ilkelerde değil, AKP’nin zamanla o ilkelerden uzaklaşmasındadır. Önceki seçimlerden birinde Genel Başkan ve Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan parti kadrolarında oluşan bir “metal yorgunluğu” olarak teşhis etmişti bu uzaklaşmayı ve çözüm olarak bu yorgunluk izlerinin görüldüğü kadroları tasfiye etme yoluna girilmişti. Kanaatimce bu metal yorgunlarının teşhisinde de onlara yapılan muamelelerde de, onların yerine ikame edilen kadroların tercihinde de tutulan yol daha büyük sorunlara yol açmıştır. Bir siyasi harekette görevlerin tedavülünün bir tasfiye havasında gerçekleşmesi, her aşamada yeni kırgın kitlelerin oluşmasına yol açmaktadır.
AKP İl Başkanları Toplantısı’nda, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın olağan kongre sürecine beklenenden bir yıl erken gidilecek dediğini hatırlatan Aktay, görev devir teslimlerinde dikkatli olunması uyarısını yaptı:
Tazelenme, yenilenme, değişim.. Hangi kelimeyi seçersek seçelim yaşanacak görev devir-teslimlerinin dayandığı teşhislerin mutlaka metal yorgunları teşhisinden çok daha dikkatli yapılması gerekiyor. Parti içinde emeği geçmiş insanların gerçekten bir hizmet ve emek yarışı bayrağını devrediyor olduğu hissiyle hareket etmesi temin edilmelidir. Tabii bunu temin etmenin yolu her şeyden önce bu felsefeye sahip insanların seçilmesinden geçiyor. Ne yazık ki AKP bir iktidar partisi olmanın handikapını burada yaşıyor ve buna karşı etkili bir tedbir hala ortaya konabilmiş değildir. İktidar partisinde göreve ihtirasla talip olan, ama partinin benimsediği davayla hiçbir alakası olmayanlar çok olur. İktidar partisinin iktidarından aslan payını almaktan başka bir hevesleri yoktur ama daireye girebilmek için en değme dava mücahitlerinin kılığına bürünmekten de geri durmazlar. Tabii dava onlara bir makam, mevki, ganimet verdiği yere kadar davadır. AKP’nin ne ilkeleri, ne amaçları, ne felsefesi onları zerre kadar ilgilendirmez.
Yasin Aktay, adalete güvenin tesis edilmesinin önemine de vurgu yaptı.
Partinin bir güncellemeye ihtiyacı olduğu çok açık, ancak bu ihtiyaç sadece kadroların değişimiyle yetinerek karşılanabilecek bir ihtiyaç değil. Elbette söylemler, siyasetler, programlar konusunda da güncelleme talep eden çok konu var. Hatta işe öncelikle partinin adını da oluşturan ve her şeyin başı olan adalet anlayışı ve pratiğimizden başlamamız gerek. Adalet, işin özü. Bir şeyin yerli yerinde olup olmadığının ölçüsü, dengesi ve hissiyatı.