Gündem Bilim Teknoloji Spor Dünya Ekonomi Siyaset Sağlık Eğitim Kültür Sanat Magazin Yaşam Reklam Künye Gizlilik Sözleşmesi İletişim
Yazılım ve Tasarım: Bilgin Pro © 2024KRT TV Tüm Hakları Saklıdır

Akşener'den deprem tepkisi: Kader değil beceriksizlik

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, "Deprem olması bu topraklarda bir kaderdir ama afetin bir felakete dönüşmesi kader değil o beceriksizliktir" dedi.

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, Fox TV’de İlker Karagöz’ün sunduğu Çalar Saat programına konuk oldu.

Akşener’in konuşmasından öne çıkanlar şöyle:

“Yukarıdan talimat gelmeyince de hiçbir bürokratın kıpırdamadığı bir sistem. Evet deprem olması bu topraklarda bir kaderdir ama afetin bir felakete dönüşmesi kader değil o beceriksizliktir. Afet kaderdendir ama felaket Beştepe’dendir”

"KADER DEĞİL BECERİKSİZLİK"

“Bu depremin yıkıntıları üzerinden bir şeyler oluşturulmaya çalışıldı eksiklikleri yanlışları anladık. Bireyler olarak ve siyasetçiler olarak anladık, 1999’da. 2002’de bugün bizi yöneten arkadaşlarımız iş başına geldiler. 2017’den sonra bu bürokrasi denilen illet sayın Erdoğan’ın ayağına pranga bağlayan bu illetten de kurtulmak için partili cumhurbaşkanlığı denilen her şeyin bir kişinin kararına bağlı olduğu bir sisteme geçildi. Çok hızlı yürümesi gereken sistemin berbat bir bürokratik kararsızlık çıkardığını iyi kötü hissediyorduk da, ben bu deprem esnasında gördüm karar alamıyor insanlar tüm bu yanlışlarına arka planında birincisi liyakatsizlik beceriksizlik ama bir de bu tek adam sisteminin getirdiği hızlı olması gereken kararların tam tersine alınamadığı. Yukarıdan talimat gelmeyince de hiçbir bürokratın kıpırdamadığı bir sistem. Evet deprem olması bu topraklarda bir kaderdir ama afetin bir felakete dönüşmesi kader değil o beceriksizliktir. Afet kaderdendir ama felaket Beştepe’dendir. Umarım buradaki acayip beceriksizliklerin ortadan kaldırılması için adımlar atılır.

“İktidar, Türkiye’nin etrafında yarattığı o düşman çerçeveyi giderebilecek bir fırsat olarak değerlendirmeli”

“Afet büyük olup yönetilemeyince felaket büyük olmuş oldu. Dünyanın her bir köşesinden de insanlar yardım edebilmek için ülkelerden insanlar geldi o ülkelerin yöneticilerinin bu milletimize dair ortay koyduğu bir tavır var teşekkür ediyoruz ama bugün iktidarın bir feraset gösterip, bugün oluşan bu atmosferden Türkiye’nin etrafında yarattığı o düşman çerçeveyi giderebilecek bir fırsat olarak değerlendirip diplomatik bir atak başlatabilir mi bilmiyorum. Yapabilirse süper olur.”

17 Ağustos 1999 Gölcük depremini yaşayan Akşener anılarını şöyle anlattı:

“Oktay da başta olmak üzere bakanların bazıları bunların tamamı atanmış insanlar ve durup durup seçilmişlere hakaret etmesi yüzlerinde kekremsi bir havayla bakmaları Türkiye’de çok çirkin son derece kaba bir davranış biçimi. Bu çok yanlış bazı şeyleri de ortadan kaldırıyor. Bir milletvekilinin seçilme prosedürünü kendi bağımsız aday olsun da bakalım kazanabiliyor mu Sayın Oktay görelim. Seçilmişin üzerinden onu seçenlere müthiş bir saygısızlık. Şu gitti bu gittiğinin ötesinde 99 depreminde ben İzmit’in dışına hiç çıkmadım. Saat 3’ü 2 geçiyordu İstanbul’da sağlam bir sallanma oldu. Telefon trafiği işlendi 15 dakika içinde bindik arabaya gittik Kocaeli’ne. Ailelerimize ulaşmaya çalıştık ve ortaya geçerken bir apartman çökmüş çok sevdiğim bir Doğru Yol milletvekili vardı Alaattin abi o binada oturuyor. İlk burama bir yumruk yedim. Sonra gezmeye başladık bulduk kendi insanlarımızı. Benim kendi köyüm var oraya götürdük herkesi. İzmit’i gezdik sonra ondan sonra çok hızlı bir şekilde Plajyolu diye bir semtimiz vardır orada çok binanın çöktüğünü gördüm. Orada benim ailemden insanlar oturuyor. O arada Gölcük’ten feci haberler gelmeye başladı. Hava aydınlandı vilayete gittik. Biz ne yapabiliriz derken o zaman iki şey var biri emasya planı bir diğeri de sivil savunma kurumu diye bir kurum var. AFAD’a benzeyen diyelim Türkiye genelinde 7 bin resmi personeli var ama o günkü şartlarda o personelin eğittiği 35 bin sivili var. Bu hangi kanuna göre eğitiliyor? Vatandaşlık görevi diye. Onların devreye girdiğini gördük ve saat 8’e doğru gelindiğinde asker devrede. Derken Rahmetli Demirel saat 13.30 gibi geldi. Demirel’i karşıladık onu hiç unutamayacağım şapkayı çıkardı burası terlemiş TÜPRAŞ’a doğru baktı, birinci önceliğiniz buranın söndürülmesi olacak. Sonra Rahmetli Ecevit öğleden sonra gibi Sakarya’dan beyanat verdi. Ertesi günden itibaren Hasan Gemici Beyi o zaman iktidarın bakanıydı İzmit’ten sorumlu yaptılar. Hasan Bey ben DYP’nin milletvekiliyim, Osman Pepe Refah Partisi’nin milletvekili o var. Biz davet edildik. STK’larla her sabah Hasan Bey toplantı yaptı. Ve biz aldığımız bütün bilgileri ilettik. A partisi b partisi gibi bir kavram yok. İktidar muhalefet oradayız. Bana daha ağırlıklı olarak şey düştü, köy gezmek kadınların ağırlıklı olan yerleri gezmek. Bir gün sonradan başlayarak Hasan beyin başkanlığında düzenli toplanıp konuşup bilgilerin yerine getirilmesini sağladı. Bugün ise sayın Oktay’a düşüyor açıklamalar. Ben Erdoğan’ın yerine olsaydım sabah 8’i geçirmemek kaydıyla tüm siyasi partilerin genel başkanlarını arattırır davet eder ne yapalım arkadaşlar derdim. Aynı o Kocaeli’nde yapılanın tamamını biz üstlenir giderdik. Bu olmadığı için bir de sivil savunma kanunu 2009’da kaldırıldı. AFAD’a verilen görevler acayip yüksek ama hazırlık var mı? Yok. Yazıktır günahtır Sayın Oktay nasıl konuşuyorsunuz siz!”

"NEREYE KONUŞUYOR FUAT OKTAY"

Akşener sözlerine şöyle devam etti:

“Bir haftada Sayın Erdoğan’ın atacağı imza sayısı 36 binmiş. Yahu bir insana bu mümkün değil. Bu bana verilen bilgi. 36 bin imzayı atamaz kardeşim! Biz deprem sürecinde sahadan aldığımız bilgileri yetkililere ilettik sürekli. Bizim 16 kişimiz sahaya gittiler, ondan sonra ilçe teşkilatlarımızdan ve üyelerimizden bilgi almaya başladı. Bu bilgileri alıp vay adiler çözemediniz demek yerine ben aldım bunu Hasan Doğan dahil ilgili bakanlıklar dahil bunları ilettik biz, çözülsün diye. Mesela tüp meselesi bizim sahadan aldığımız bilgidir. O yıkıntının altında soğuktan donarak ölmek diye bildiğim bir durumu hipodermi diye açıkladı bir arkadaşımız bunları ilettik hatta bu kısmını bizzat Sayın Erdoğan’a ben ilettim. Hemen talimat vereceğim dedi ve verdi ama iletme konusunda problem oldu. Yardımların yerine ulaşamadığını fark ettik. AFAD müdürü arandı. AFAD müdürü validen, vali genel merkezden şey yapmadan izin veremedi ya! Bunlar için her seferinde saraydan bir kişi arandı. Nereye konuşuyor o Fuat Oktay!”

“Kocaeli’nde ilk 10 günde çocuk çalındı ve biz bunu fark etmedik. Üç çeşit çalınıyor, 0 yaş bebekler, batılı ailelere 50-70 bin dolara satılıyor. Sonra bunların bir kısmı organ için çalınır, bir kısmı da cinsellik için çalınır. Bu depremde ilk seslendiğim şey çocuktu.”

“Mesela uzun bir süre şöyle refleksleriniz oluyor ailenizden kim varsa size adresini bildirmek zorunda kalıyor. Yine buralar büyük görünüşlü küçük yerler. Ama İstanbul’da birçok yerde konteyner vardı alet edevat olan. Toplanma yerleri vardı nerede bunlar? O konteynerlerin içinin dökülüp alındığı görüldü. İstanbul Allah muhafaza önlem alınmadığı takdirde Türkiye yanar ya! Yollar çok önemli. toplanma yerleri gitti AVM’leri kondurdular.”

“Bir allahın kulu istifa etmedi ya. Sosyal medyadan yazabilirlerdi bazıları, adet öyle ya!”

"ERDOĞAN'IN YERİNDE OLSAM…"

“Yazıklar olsun ya! Böyle bir dönemde buradan bir siyasi fayda sağlanmaya çalışılıyor. Yazıklar olsun. Bu milletin feraseti bakın onlara neler yapacak. Erdoğan’ın yerinde olsaydım CHP’nin belediye başkanları ile AKP ve MHP’nin belediye başkanlarını da bir araya getirir ve mesela Hatay’a bilerek AK Parti veya MHP’nin belediye başkanını oraya görevli tutardım. İstanbul’u bir başka şehre, Ankara’yı bir başka şehre. Buradan şunu sağlardım bir toplumsal olarak yan yana gelişi; iki kaynakların israf edilmeden beraberce kullanılmasını sağlardım; üçüncü olarak da bu düşmanlık hissini ortadan kaldırmış olurdum hem de o cumhurbaşkanının aslında herkesin cumhurbaşkanını ilan etmiş olurdum. Bakın bu deprem siyasetin her şeyini resetledi, yeniden başlıyor her şey. Hiç kimse 5 Şubat’ta yattığı gibi 6 Şubat’ta kalkmadı. Böyle bir ey olur mu ya Cumhur İttifakı aşağı Cumhur İttifakı yukarı.

Akşener Erdoğan’ın “ahlaksız, namussuz, adi” sözlerine ise şu tepkiyi gösterdi:

“Sen böyle bağırdığın zaman senin gözünün içine bakan o silsile aşağıda ne yapmaz kardeşim! En azından onu düşün be! Hicap diye bir kavram vardır, utanma daha başka bir şeydir. Yahu hicap duyguları gitmiş. Sen böyle bağırdığın zaman senin gözünün içine bakan o silsile aşağıda ne yapmaz kardeşim! En azından onu düşün be! Balık baştan kokarmış.”

İlginizi Çekebilir
SONRAKİ HABER