BIST 100 9.368 DOLAR 34,53 EURO 36,16 ALTIN 2.973,10
8° İstanbul
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyon
  • Ağrı
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkari
  • Hatay
  • Isparta
  • İçel
  • İstanbul
  • İzmir
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • Kmaraş
  • Mardin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Şanlıurfa
  • Uşak
  • Van
  • Yozgat
  • Zonguldak
  • Aksaray
  • Bayburt
  • Karaman
  • Kırıkkale
  • Batman
  • Şırnak
  • Bartın
  • Ardahan
  • Iğdır
  • Yalova
  • Karabük
  • Kilis
  • Osmaniye
  • Düzce

Akşener, Kılıçdaroğlu ve Özel'e seslendi: Bunlara cevap vermek zorundasınız

Partinin grup toplantısında konuşan İYİ Parti lideri Meral Akşener, CHP lideri Özgür Özel'e ve önceki genel başkan Kemal Kılıçdaroğlu'na seslenerek sorular yöneltti. Akşener, "Bunlara cevap vermek zorundasınız muhteremler" dedi. Öte yandan İstanbul, Ankara ve İzmir'deki seçim kampanyasına ilişkin hazırlanan görsellerin billboardlara asılmasının engellendiğini söyleyen Akşener, "Bizi engellemeye çalışan Beştepe değil, Saraçhane" diye konuştu.

İYİ Parti lideri Meral Akşener konuşmasına başlamadan önce partisinin birçok bölgedeki belediye başkanlarını adaylarını açıkladı. Ardından gündemi değerlendiren Akşener, partisinin İstanbul, Ankara ve İzmir'deki seçim kampanyasına ilişkin hazırlanan görsellerin billboardlara asılmasının 'İstanbul'dan gelen bir telefonla' engellendiğini söyledi. Akşener, "Bizi sansürlemek isteyen Saray değil belediye. Bizi engellemeye çalışan Beştepe değil, Saraçhane" dedi.

CHP Genel Başkanı Özgür Özel'in geçtiğimiz hafta Eskişehir'deki aday tanıtım toplantısındaki konuşmasını hatırlatan Akşener, Özel ve CHP 7. Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'na seslenerek "Şimdi eski genel başkanınız sayın Kılıçdaroğlu'na gidip sorun. Meral Akşener ve arkadaşlarına CHP bir liralık yardım yapmış mı? Sonra partimizi kurduk nelerle karşılaştık herkes biliyoruz. O dönemde sayın Kılıçdaroğlu'nun başında olduğu CHP ve emrinde olan belediyeler bize bir kuruş para yardımı yapmış mı? Sayın Kılıçdaroğlu buna cevap vermek zorundasınız, bu işin peşini bırakmayacağım" diye konuştu.

Akşener'in satırbaşları şöyle:

İYİ Parti olarak haftaya ilginç ve manidar bulduğum bir olayla başladık. Gerçekten ibretlik bir manzara ile karşı karşıyayız. Siyasetteki herkes bizden çok rahatsız. İktidar kurulduğumuz günden beri bizden çok rahatsızdı zaten biliyorduk. Eski HDP'liler yeni DEM'liler zaten ezelden beri bizden çok rahatsızdı onu da biliyorduk. Son dönemde de artık açıkça görmeye başladık ki meğer anamuhalefet partisi de bizden çok rahatsızmış. İttifak sisteminden beslenen, bu kadar çok aktörü aynı anda rahatsız edebiliyorsak, etmişsek milletimiz için çok doğru şeyler yapıyoruz demektir. Bugüne kadar karşımıza nice engeller, iftiralar çıktı. Türlü baskılar ve linçlerle mücadele ettik. Hepsini teker teker aştık. Önümüzde yeni bir engel var. Bugünde birileri istiyor ki billboardsuz seçim kampanyası yapalım. Önümüze bu engeli çıkartan anamuhalefet. Bizi sansürlemek isteyen saray değil belediye. Bizi engellemeye çalışan Beştepe değil Saraçhane. Maalesef oluyor.

Sloganımız var. 'Tek adam baskısına da eş başkan kavgasına da mecbur değilsin' diğeri ise 'Cumhuriyete savaş açana da teröre alan açana da mecbur değilsin' , üçüncüsü ise 'Yandaş medyaya da yoldaş medyaya da mecbur değilsin' dördüncüsü ise 'Hain diyene de cahil diyene de mecbur değilsin'. Muhteremlerin büyük karın ağrısının sebebi bunlar. Bir tane de benden olsun. 'Saray sansürünü de belediye sansürünü de mecbur değilsin'

Akşener'den İmamoğlu'na sansür suçlaması

Biz iğnenin deliğinden geçmişiz, el tokadı yememişsiniz bizi mi korkutacaksınız? Her parti gibi seçim kampanyamızı hazırladıktan sonra bir şirketle anlaşarak Ankara, İstanbul ve İzmir'de billboardlar kiraladık. Şirketle yaptığımız anlaşmaya göre, belediyelerden onay alındıktan sonra billboardlarımız geçtiğimiz pazar akşamı asılacaktı. Ne oldu biliyor musunuz? Görsellerimiz baskıya gitti ancak ne hikmetse basımı yapılan görsellerin fotoğrafları çekilip birilerine gönderilmiş sonra da İstanbul'dan şirkete bir telefon gelmiş. 'Bunları asmayacaksınız, bunları yumuşatın' denilmiş. Üstelik sadece İstanbul'da değil, Ankara ve İzmir'de de asılmayacakmış. Sonra da eş başkanlık deyince kızıyorlar, alınıyorlar. Uygulanan bu korkutma taktiği size de bir yerden tanıdık geliyor mu?

Ne hikmetse lafa gelince kapsayıcılık ve şeffaflık abidesi kesilen belediyeden ne bir ret ne de bir onay yazısı olmadı. Şirket gelen bu telefon sebebiyle billboardlarımızın asılamayacağını söyledi. Çok yakın bir gelecekte bu kepazeliğin ihalesini şirket üzerine yıkarlarsa hiç şaşmayacağız. Biz şirkete telefon açan bu fevkalede cabbar arkadaşları kapılar ardında aslan kesilip, iş icraate gelince cesaret edemeyişleriyle tanıyoruz zaten. Belli ki bunlar karşılarında kimler olduğunu unutmuşlar. Bizler 15 yıllık bir iktidarın en güçlü, en acımasız, en baskıcı zamanında hiç kimsenin kafasını kaldırmaya cesaret edemediği bir dönemde cesurlar hareketini başlatan İYİ Parti'yiz.

Yıllardır ceberrut bir iktidar karşısında dimdik duran bizler şimdi onun kötü bir taklidine mi boyun eğeceğiz? Türlü engelleri, dikenli telleri aşan bizler şimdi bir çakıl taşına mı takılacağız. Hadi ordan be. Varsın onlar saray gücünü de belediye gücünü de üzerimize salsınlar biz şerbetliyiz ikisiyle de mücadele ederiz. Varsın onlar iktidar, anamuhalefet el ele kendi çalıp kendi söyledikleri, kazanını da kaybedeneni de kendilerinin belirledikleri bu kayıkçı düzenini korumak için bizi susturmaya çalışsınlar biz milletimizin sesi olmaya devam ederiz.

Özgür Özel ve Kemal Kılıçdaroğlu'na seslendi

Sayın Özgür Özel, Eskişehir'de çok ilginç bir konuşma yaptı. Bizimle ilgili imanın ötesine geçen AK Parti ile tuhaf bazı alışverişlerimiz olabildiğini ifade eden bir konuşma yaptı. Bana göre çok ağır bir iftira. Buradan sayın Özel'e sesleniyorum. Bunun cevabını vermek zorundasınız muhterem. 2017'de biz 'Hayır' oyu kullanmak üzere kampanya yaptık. Şimdi eski genel başkanınız sayın Kılıçdaroğlu'na gidip sorun. Meral Akşener ve arkadaşlarına CHP bir liralık yardım yapmış mı? Sonra partimizi kurduk nelerle karşılaştık herkes biliyoruz. O dönemde sayın Kılıçdaroğlu'nun başında olduğu CHP ve emrinde olan belediyeler bize bir kuruş para yardımı yapmış mı? Sayın Kılıçdaroğlu buna cevap vermek zorundasınız, bu işin peşini bırakmayacağım. 2018'de beraber yol yürüdük, henüz seçime girmemişiz devletin yardımı yok. Sayın Özel, sorun genel başkanınıza 2018'de CHP ve onun belediyelerinden bu seçim esnasında bir kuruş verilmiş midir? Bunun cevabını vereceksiniz. Sayın İmamoğlu, sayın Mansur Yavaş, sayın Zeydan Karalar, sayın Muhittin Böcek ben sizi herhangi bir işle ilgili 'Şu kişiye şu işi verin oradan bize para gelecek' diye aradım mı? Sayın Kılıçdaroğlu, ben sizden herhangi bir talepte bulundum mu? Sizden istemedik, size kazandırdık. AK Parti ile ittifakları dolaylı olarak sizler yapıyorsunuz, biz değil. Herkes haddini, hududunu bilecek.

Hem iktidara hem muhalefete eleştiriler

Bugün hep birlikte siyaseti teslim almış derin bir hakikat krizinin pençesinde sürüklenip gidiyoruz. Birbirinden farklı gözüken ama aslında aynı kurtlu elmanın iki yarısı olanların ürettiği yalanları, masalları dinliyoruz. Bunlar lafına gelince en büyük Atatürkçü'ymüş gibi davranırlar. Bir taraf Atatürk'e düşman hangi onursuz varsa onunla birlikte yol yürürken diğer taraf ise malum şer ocağına şirin gözünmek için ismini bizzat Atatürk'ün verdiği vilayetimizin adını bile söyleyemez. Tunceli'yi bile söyleyemez. Lafa gelince Cumhuriyet'e sahip çıkıyormuş gibi yaparlar. Bir taraf HÜDAPAR ile el ele tutuşurken, diğer taraf ise Cumhuriyet'i 100 yıllık zulüm olarak gören DEM'li kafaların kuyruğundan ayrılmaz, ayrılamaz. Hak, hukuk, demokrasi hassasiyetleri aynı iktidarınki gibi sadece kendileriyle aynı fikirde olanlar içinmiş. Sansüre ve baskıya karşı özgürlüğü savunmaları tıpkı iktidarınki gibi kuyruklarına basılana kadarmış. Milletin verdiği yetkiden aldığı gücün kibriyle kendini kaybeden sadece AK Parti değil bizzat anamuhalefeti yönetenlermiş. Özünde hiçbir farkı olmayan bu iki zihniyetin dayattığı kirli zihniyeti reddettiğimiz için onların hepsine karşı biz gururla tek başımızayız.

Kendinin, çocuklarının, ülkenin geleceği için kimseye muhtaç değilsin. Dininden de, cumhuriyetinden de taviz vermek zorunda değilsin. Hassasiyetlerini sömürerek oyunu almaya çalışan bu iki taraftan birini seçmek zorunda değilsin. Milletten aldıkları güçle tepeden bakanlara inat mecbur değilsin.

Can Atalay'ın vekilliğinin düşürülmesi

Büyük bir yönetim kriziyle karşı karşıyayız. Büyük hukuksuzluklarla karşı karşıyayız. Millet iradesine yapılan büyük saygısızlıklarla karşı karşıyayız. Dün akşam Gazi Meclisimizde yaşananlar bize hukuk devleti ilkesinin ne denli tehdit altında olduğunu gösterdi. Yargıtay 3. Ceza Dairesi, AYM'nin Can Atalay için verdiği 'hak ihlali' kararını tanımamakta inat ederek bir anayasal devlet krizini tetikledi. Dün akşam TBMM'de buna dahil oldu. Yargıtay'ın anayasayı tanımayarak yol açtığı hukuk skandalına TBMM de eşlik etmiş oldu. Gelinen noktada ülkemizde aylardır süren anayasal krizi, Meclisimizden çıkan Can Atalay'ın vekilliğinin düşürülmesi kararı ile birlikte artık ülkemizi anayasasız bir devlet olma tehlikesine doğru sürüklemeye başladı. Anayasamız Türk milletinin andıdır. Bugün bu andı çiğneyenler uyguladıkları kararların meşruiyetini neye dayandıracaklar? Onlar her ne kadar unutmuş olsalar da biz İYİ Parti olarak tarihe karşı yükümlülüğümüzü asla unutmayacağız. Biz ülkemize, aziz milletimize, anayasamıza her koşulda sonuna kadar sahip çıkacağız.

'Filistin lehine davaya müdahil olalım' çağrısı

BM nezninde Türkiye'nin, İslam ülkelerinin atması gereken adımları 29 Aralık'ta Güney Afrika Cumhuriyet'i attı. Katil Netanyahu için soykırım suçlamasıyla Uluslararası Adalet Divanı'na başvuru yaptı. İktidarın yapamadığını Mandela'nın çocukları yaptı. Samimiyetle sorunu çözmek isteyenlerin karşısında ekranlar esip gürleyen ama arkadan İsrail ile ticarete devam edenlerin maskesi bir kez daha düşmüş oldu. Geçtiğimiz hafta Uluslararası Adalet Divanı tedbir kararı verdi. Tüm dünya nihayet Netanyahu terörü ile yüzleşmiş oldu. Ne var ki somut bir adım atılamadı. Gazze Şeridi'nde ateşkes ilan edilmedi. Bu karar hiç kimse için zafer değildir. Gelin Türkiye Cumhuriyeti olarak Filistin lehine davaya müdahil olalım.

Sığınmacı sorunu

26 Ocak'ta İzmir'de 12 yaşında bir çocuğumuzu kaybettik. Suriyeli bir sığınmacının vahşice bir saldırısı sonucunda kaybettik. Annesini 7 kez bıçaklayıp yaralayan cani Behiye'yi boğazından ve göğsünden bıçaklayarak öldürdü. Yuh olsun, lanet olsun. Kontrolsüz göç ve sığınmacı sorunu Türkiye için en öncelikli tehditlerden biri haline geldi. Türkiye'nin her şehri kaçak ve sığınmacı doldu. İYİ Parti'nin yönettiği tüm belediyelerde sığınmacı sayısını azaltacağız.

"Önce linç yiyoruz sonra haklı çıkıyoruz"

İYİ Parti'nin en büyük özelliği sapasağlam köklere dayanan bir siyasi hareket olmasıdır. Çünkü İYİ Parti'nin kökleri 19 Mayıs 1919'a dayanır. Şimdilerde birileri çıkmış Türkiye'nin dört bir yanına salınmış bu kökleri birkaç ucuz operasyonla koparabileceğini sanıyor. Hiç boşuna uğraşmayın, koparamazsınız. Bizi siyasetten söküp atabilecek tek güç millettir. Siz en fazla birkaç kuru yaprak, birkaç çürük elma dökersiniz ama bu ağacı deviremezsiniz. Siz en fazla esip gürlersiniz ama nice tipilere, yağmurlara, fırtınalara dayanmış bu kayadan olsa olsa sadece toz alırsınız. Siz en fazla çamur atarsınız ama İYİ Parti'nin güneşini balçıkla sıvayamazsınız. Biz neymişiz be? Her konuda uyaran, haklı çıkan biziz ama her konuda saldırılan da biziz. Önce linç yiyoruz sonra haklı çıkıyoruz. Onlar hakkımızı teslim etmek yerine linç edecek yeni şeyler buluyorlar. Vallahi biz haklı çıkmaktan yorulduk, onlar haksız çıkmaktan bıkmadı, yorulmadı. Bugün söylediklerimizin haklılığı da çok yakında anlaşılacak.