Gündem Bilim Teknoloji Spor Dünya Ekonomi Siyaset Sağlık Eğitim Kültür Sanat Magazin Yaşam Reklam Künye Gizlilik Sözleşmesi İletişim
Yazılım ve Tasarım: Bilgin Pro © 2024KRT TV Tüm Hakları Saklıdır

Akşener, Cumhur İttifakı'nı neden reddettiğini açıkladı

İYİ Parti lideri Akşener, Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Erdoğan'ın Cumhur İttifakı'na davetini neden reddettiğini kesin bir dille tek tek anlattı. "Prensiplerimle uyuşmuyor gitmedim, gitmeyeceğim” diyen Akşener, Altılı Masa içinse “Biz o masadan kalkmayacağız” diye konuştu.

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, Habertürk'te soruları yanıtladı. İYİ Parti'nin kamuoyu araştırmalarında oylarına değinen Akşener, “Batı ve İç Anadolu'da bizi mutlu edecek bir ilerleme var” dedi. Akşener, “Şu anda İzmir'de ikinci partiyiz. Bursa, Balıkesir, Aydın, Mersin benzer bir durum. AKP'den ağırlıklı oylar geliyor” diye ekledi.

“HDP’DEN CHP’YE OY GEÇER”

Bir akademisyen olarak seçmenin davranışlarını incelediğini vurgulayan Akşener, “İddia ediyorum, HDP'den CHP'ye oy geçer. HDP'nin seçmeni, SHP'nin seküler seçmeni. HDP'nin Kürt sabit seçmeninin bir kısmı CHP'ye gider. Seküler Kürtler geçmişte SHP'nin, kök itibariyle CHP'nin seçmeni. ANAP ve DYP'nin muhafazakar seçmeni AKP'de yer alıyordu. Batı illerinde Trakya'da ise ANAP ve DYP'nin seküler seçmeni de CHP'ye gitti. Bizim CHP'den oy alalım diye bir gayretimiz yok” şeklinde konuştu.

“SEÇMEN BAŞIMIZI YOLAR”

Altılı Masa’yla ilgili çarpıcı açıklamalarda bulunan Akşener, “O masada asıl tehdit ne biliyor musunuz? O masanın seçmeni, eğer biz birbirimize düşersek ve inatlar uğruna bir yanlışlık olursa o zaman seçmen başımızı yolar” dedi. Akşener, “Bu masanın sahibi biziz” sözlerinin yanlış anlaşıldığını ve “Masanın ev sahibi” anlamına geldiğini sözlerine ekledi.

ERDOĞAN’IN TEKLİFİNİ NEDEN REDDETTİĞİNİ ANLATTI

Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın kendisini sürekli Cumhur İttifakı'na davet etmesine sert çıkan Akşener, teklifi neden reddettiğini kesin bir dille anlattı.

Akşener, “Sayın Erdoğan habire davet ediyor bizi. Muhalefetin insanı olduğunu iddia eden kanaat önderleri her dakika benim hemen kalkıp gideceğimi düşünüyor. ‘Onlar gider, seçmen kalır' diyorlar. Her ikisi de yalan. Birincisi seçmeni en sadık parti biziz. Muhtemel olarak gidermişiz gibi bir hava estiriyorlar. Seçmene hakaret ediyorlar. ‘Akşener gider seçmen kalır' diye bir durum yok” ifadelerini kullandı.

“Biz o masadan kalkmayacağız” diyen Akşener, sözlerine şöyle devam etti:

“Biz Sayın Erdoğan tarafından 2001 yılından beri davet ediliyoruz. 20 yıl içinde 2015'te de davet edildim. Ona da hayır dedim. 2017'den beri de zaman zaman davet ediliyoruz.

Sayın Erdoğan'ın davetine niye icabet etmiyorum? Sayın Erdoğan yandaş zengin ediyor. Ben milletin zengin olması gerektiğini istiyorum. Sayın Erdoğan canı sıkıldığı zaman gençleri kovuyor. Ben gençlerin geri dönmesini istiyorum. Ben her kelimeyi düşünerek konuşmanızı istemiyorum. Sayın Erdoğan her şeyi bir kişiye biat eden bir dünya yaratmak istiyor.

Ben ise demokrasinin var olduğu, bizim gibilerin eleştirilebildiği bir dünya, bir Türkiye istiyorum. Ben Enes'lerin, Ecrin’lerin Furkan’ların evlerinin yerine pudra şekeri çeken, tuhaf ceketli, tuhaf sakatlı, tuhaf arabalı o gençlerin olmasını istemiyorum. Enes'in, Furkan'ın Ecrin'in obez olmasını istemiyorum. Ben öğrencilere öğlen yemeğinin devlet tarafından ücretsiz verilmesini istiyorum."

CUMHUR İTTİFAKI’NI KUMAR MASASINA BENZETTİ

“Türkiye'nin geleceğini Erdoğan ‘kumar masasına' sürüyor” diyen Akşener, Cumhur İttifakı’nı da ‘kumar masasına’ benzeterek “Ben, o Cumhur İttifakı’nın oluşturduğu o birlikteliği, Türkiye'nin geleceğiyle oynayan bir kumar masası olarak görüyorum” ifadelerini kullandı.

TARTIŞILAN AÇIKLAMALAR HAKKINDA KONUŞTU

İYİ Parti'li Yavuz Ağıralioğlu'nun Kılıçdaroğlu'nun adaylığıyla ilgili açıklamaları, ardından CHP Grup Başkanvekili Engin Altay’ın cevabına değinen Akşener, şöyle konuştu:

“Bizim partimizin hiçbir üyesi bir televizyona çıkarken beni arayıp, bırakın izin almayı, söyleyeceğiniz bir şey var mı sormaz. Her birimiz başka alanlardan geldik.

Bulunduğumuz siyasi partilerde nereye kafana göre çıkacaksın, sizin yaptığınız televizyona çıkma teklifini dahi sormak mecburiyetindeydik. Bu travmatik nedenlerden dolayı bizim partimizin özelliği, insanların partinin genel çerçevesinin dışına çıkmadan kendi fikirlerini söyleyebilme özgürlüğü.

Yavuz Bey kendi fikrini söylemekte özgürdür. Bugüne kadar onu hep yaptı. Sadece Sayın Kılıçdaroğlu ile ilgili değil. Her konuda, beni de eleştirir televizyonda sayın Ağırailoğlu. Kendi fikridir, bu fikirler İYİ Parti’nin görüşleri olarak serdedilemez."

“YAVUZ BEY KEŞKE YAPMASAYDI AMA ENGİN ALTAY’IN KONUŞMASINI DA YANLIŞ BULDUM”

"Engin Altay’ın da konuşmasını yanlış buldum. Yavuz Bey’i tanıyorum. Keşke yapmasaydı diyorum. Paylaşmıyorum. Bu kadar önceden bunların konuşulmasını doğru bulmuyorum. O fikirlerini ben söyletmedim, o fikirlerini söylemiş olmasının benim açımdan kendi fikri olmasında bir sakıncası yok.

CHP’de de fikir serdeden çok kişi var. Bizde de konuşulur. Ama sayın Kılıçdaroğlu’nun kulağını çekmesi istenmez. O yüzden Engin Bey’in yaptığı yanlış. Biz bir siyasi partiyiz, geçmişteki uygulamaları beğenmediğimiz için siyasi parti kurduk."

ERDOĞAN’A SESLENDİ: PAZARTESİ SEÇİM KARARI ALIN SALI GÜNÜ ADAYIMIZI AÇIKLAYALIM

Akşener, Altılı Masa’nın Cumhurbaşkanı adayıyla ilgili konuşmasına şöyle devam etti:

“Adayların bu kadar konuşulmasını doğru bulmuyorum. Çünkü o masada adaylarla dair tek kelime yok. 6 siyasi partinin genel başkanlarının, yöneticileri, o partinin mensuplarını hepimizin Cumhurbaşkanı adayı olmasını isterler, bu normal.

Sayın Kılıçdaroğlu’nun, Sayın Babacan’ın, Sayın Davutoğlu’nun, Sayın Uysal’ın, Sayın Karamollaoğlu ve benim aday olmamı isterler. Bu normal. Cumhur İttifakı sürekli olarak masayı adaylık için dürtüp duruyor. Önce güçlendirilmiş parlamenter sistemini çalıştık. Bunu kamuoyuyla paylaştık. Geri bildirimlerle yeniden düzenliyoruz. Sonra dönüldü, bunun anayasaya uygulanmış haline çalışıldı. Bir şey daha çalışılıyor. Biz adayı gösterdiğimiz gün.

Sayın Erdoğan ve arkadaşlarına sesleniyorum; pazartesi seçim kararını alsınlar salı günü adayımızı açıklayalım. Biz İYİ Parti olarak Macaristan seçimlerini de çalıştık. Biz öğrenen bir organizasyonuz. Bizim çalışmalarımız aday göstereceğimiz arkadaşımızın da elinde. O da imzasını atacak.

Diyelim sizi aday gösterdik. Siz bizim sizden ne istediğimizi bilerek geleceksiniz. Bir sistem bozukluğu üzerinden bir araya geldik. Ortak olduğumuz noktalarda birleşebiliyoruz, farklılıklarımıza saygı duyuyoruz. Ekonomist arkadaşlarımız 9 madde ile başladı 72 konu başlığına dönüldü."

ADAYLIKLA İLGİLİ TARİH VERDİ

"Aday olacak arkadaşımızın seçim bildirisini, vaatlerini, programını, projelerini hazırlıyor. Aralık ayın sonunu bulur herhalde. Dediğim çalışmada, bizim de ve diğer partilerin ekonomi, eğitim, hukuka dair ortak görüşleri var. Herhangi partinin değil hepimizin.”

"DEVA PARTİSİ'NDEN ÇOK SAYGI DUYDUĞUM ARKADAŞIMIZ 'EĞER HÜSEYIN BAŞ GELİRSE PARTİDEN İSTİFA EDERİM' DEDİ"

"İyi Parti başta olmak üzere ekonomi, istihdam, tarım, eğitim ve hatta göç meselesine dair yaptığı çalışmalar var. Yarın sayın Kılıçdaroğlu bir vizyon belgesi açıklayacak. O da CHP'ninkisini açıklayacak. O da CHP'nin olacak. Onun içinde de muhtemelen çalışmanın içerisine girecek ortak noktalar vardır.

Macaristan seçimlerinde partiler ayrı bir yol tuttular. Seçilen arkadaş partilerle başka yerlere serpildi. O ayrı bir şey anlattı, partiler ayrı bir şey anlattı velhasıl kelam iş çorba oldu ve kaybettiler. Biz buradan ders çıkardık.

DEVA Partisi'nden çok saygı duyduğum arkadaşımız 'Eğer Hüseyin Baş gelirse partiden istifa ederim' dedi. Saygı duydum, ağzımı açmadım. O masaya ben Hüseyin Baş beyefendinin teklifin ilettim. Çok hoş bir şey çıktı. 'Biz çalışıyoruz, sıfırdan bir arkadaşımızın olması problem yaratabilir, ama arkadaşlarımızın başka partilerle işbirliği yapabilir' dendi.

Sayın Kılıçdaroğlu'nun ev sahipliğinde ilk bizlerle ilgili irtibata geçen sayın Davutoğlu'ydu. Gelip bizlerle konuştu. Benimle, sayın Kılıçdaroğlu ile ayrı ayrı, sonra üçümüz birlikte yemek yedik, kamuoyuna açık şekilde. Sayın Kılıçdaroğlu bu sefer 6 siyasi partiyi davet etti.

İstanbul'un alınması benim için özel hedefti. Bursa'nın alınması da öyle. Ekrem Bey'in adaylığından hiç haberim yoktu. Kendisini tanımıyordum. Sonuç itibarıyla kesinlikle alacağımızı, kendisine de söyledim. Bu arada gazetecilerle, CHP'lilerle de iddiaya girdim. Ben kazanılacağına inandım. 13. Cumhurbaşkanı 6'lı Masa'nın aday gösterdiği kişi olacak. Bunu bir kenara koyduk. Kemal Bey bizi davet etti, oturduk, bakıldı. Güçlendirilmiş parlamenter sistem çıktı. Kemal Bey bana dedi ki, 'Meral Hanım siz yapın' dedi. Ben de 'Bu bir hiyerarşi doğurur. Harf sırasına göre yapalım' dedim. CHP teklifin sahibi. Sonra DEVA, Demokrat Parti, İyi Parti ve Saadet Partisi.

6'lı Masa'nın Cumhurbaşkanı'nı seçme eylemini Kemal Bey koydu. 6'lı Masa'dan bu adayın çıkacağı tutumunu veya sözünü veya duruşunu Kemal Bey koydu. Eylül 2021'de Halk TV'de 'Ben Cumhurbaşkanı adayı değilim' dedi. 6'lı Masa'da her bir şahsın aday olma hakkı, heyecanı var. Bunun adı feragattır. Ama 31 Mart'ta o masaya oturup bu büyükşehirlerin alınması için 'Burası sizin olsun' diyebilmek bir fedakârlıktır. Ama benim 'Cumhurbaşkanı adayı değilim' demem feragattır.

Partimiz beni Cumhurbaşkanı adayı etmek için kurulmadı. Türkiye'de en büyük zorluklarla, demokrasi için engelleri yıka yıka, canımız yana yana, elimiz ağzımız burnumuz kanaya kanaya parti kurduk. 2017'deki referandumda birey olarak nasıl çalıştık biliyor musunuz? Herkes kendi cebinden harcayarak. O referandumda ne söylediysek keşke yanlış çıksaydı. Her şey gerçekleşti. Bu parti Meral Akşener'i Cumhurbaşkanı seçme partisi değil. Bu ülkeyi 'Biz daha iyi yönetiriz' diyerek kurulan bir siyasi partidir.

Ne sayın Mansur Yavaş'ın benimle ne de benim sayın Mansur Yavaş'la böyle bir konuşmam, hatta bizim ikimizin telefon görüşmesine yaptığına dair kulis bilgisi yayıldı. En son Mansur Bey'le görüşmemiz, kalabalıklarda bir araya geliyoruz ayrıca, partimize Kurban Bayramı öncesinde bir program için Allah razı olsun davetiye getirdi. Oturduk, resmi biçimde davetiyeyi verdi ve gitti. Onun dışında ne bir telefon görüşmesi ne biz özel bir yerde görüştük. Başka bir iddia İstanbul'da çağırmışım, gelmiş konuşmuş. Bunların hiçbiri olmadı. Mansur Bey'e de adı geçtiği için Ekrem Bey'e de hem CHP'nin hem İyi Parti'nin hem o masada oturan diğer siyasi partilerin seçmenlerinin de sevgisi ve saygısı var. Bütün anketlere ikisi birden konuluyor. Hatta ben aleni bir biçimde, 6'lı Masa'nın mensuplarına da söylemiştim, iki arkadaşımızdan biri bu masada aday gösterilirse hayır demeyeceğiz dedim."

"NE EKREM BAŞKAN'LA NE MANSUR BAŞKAN'LA ADAYLIK ÜZERINE HERHANGI BİR TEKLİF VEYA BAŞKA BİR GÖRÜŞME OLMADI"

"Onlar konuşulurken verdiğimiz cevaptan bahsediyorum. Her iki belediye başkanımıza da. Onlar CHP'nin üyesi ama aynı zamanda bizim de belediye başkanlarımız. Adana'dan Antalya'ya bütün ortak aday gösterdiğimiz belediye başkanlarımızdan Allah razı olsun. İkisi de hem Ekrem Başkan hem Mansur Başkan ikisi de bizi mahçup etmediler. O masada bulunan 6 kişi adaylık ile ilgili bir şey konuşmadık. İkisinin de adaylığının, bizimle ilgili olmadan çok konuşulduğu dönemde ve hiçbir genel başkanın adının geçmediği dönemde bana sorulan soruya partinin görüşü olarak 'iki belediye başkanı arkadaşımızdan birinin aday gösterilmesi halinde hayır demeyeceğiz' diye televizyonlardan söyledim. Ne Ekrem Başkan'la ne Mansur Başkan'la adaylık üzerine herhangi bir teklif veya başka bir görüşme olmadı. 'İmamoğlu'ndayız' tweetinden önce 'Kozan'dayız' demiştim, niye kimse üzerine alınmadı.

Masaya dedim ki, 'Arkadaşlar, bu anayasa metni geldiğinde, bir sürü ortak işler yapıyoruz, dolayısıyla biz burada teklif ediyorum, bir ortak kararla davranalım'. Şimdi CHP ve bizim grubumuz var. Dolayısıyla bazı arkadaşlarımız, izinleri olmadığı için isim isim söylemeyeyim. Sonuçta gelinen nokta, 'gelsin görelim içeriğini ondan sonra karar verelim' dendi. Başörtüsü meselesinin bir kadın kimliği üzerinden tartışılmasından bıktık hepimiz. Bir uçtan bir uca dövüştürülmekten bıktık. Başı açık kadın da bıktı, başörtülü kadın da bitti. Meclis, Ordu, avukat, polis dahil bu iş çözüldü. Sayın Kılıçdaroğlu'nun teklifine saygı duyuyorum. Başörtüsü meselesinin kapanmış bir yara olduğunu düşünüyorum. Açık yaraları konuşalım. Cin şişeden çıktı. Teklifin içeriğini görelim. Bir yola gidildi. Önümüze anayasa teklifi gelecek. Ama ben masanın bu konuda ortaklaşması gerektiğine inananlardanım.

HDP'ye dair İyi Parti'nin tutumunu uzun uzun söyledim. Bir süre sonra karşı tarafı incitmeye dönüyor iş. Seçmenleri açısından doğru değil. Biz AK Parti'yi, Sayın Erdoğan'ı eleştiriyoruz. 6'lı Masa'da herkes eleştiriyor. Bu o kadar seçmen hiç rencide olmuyor. Ama HDP'nin yöneticilerinin davranış biçimi eleştirilmez mi? Eleştirildiği takdirde bir rüzgar esiyor. 6,5 milyon seçmen rencide edilmiş oluyor! Bunu absürd buluyorum. Bizim seçmen de dahil olmak üzere, seçmen kimsenin malı marabası değil. Bize düşen HDP'si de dahil olmak üzere, biz hizmet etmek üzere, ilkelerimize, hayallerimize, umutlarımıza, projelerimize göre yola çıkmış bildiğiniz siyasi organizasyonlarız. Beğenen oy verir, beğenmeyen eleştirir, 'hadi bir daha ki sefere' der. Bizim oyların tamamını almak görevimiz var. Alırız, alamayız.

Bu ezberler üzerinden konuşulduğunda Türkiye'de perspektifler çarpıtılıyor, yanlış girdiler giriyor, yanlış çıktılar alınıyor. Biz sürekli olarak HDP'nin bilumum Kürtleri teslim ettiğine dair algı ve kanaat hüküm cümlesinden yürüdüğümüz zaman siyasi açıdan yanlış buluyorum. HDP'li seçmenin de oyunu almaya talip, 6'lı Masa'dan çıkacak adayın çalışması gerekiyor. Her yerden oy alması gerekir.

Biz HDP'yle yanyana gelmeyebiliriz. Bunu da söylüyoruz, onlar da söylüyor. Burada sorun yok. AK Parti'nin her bir attığı yanlış adımı kıyasıya eleştiriyoruz, AK Parti seçmeni üzerinden kimse konuşmuyor. Ama iş HDP'nin kurumsal olarak yaptığı, yöneticilerin aldığı tutumları eleştirdiğiniz takdirde birden bire 6,5 milyon rencide oluyor. Bizim 5 milyon seçmenimiz 'Meral Akşener aday olursa HDP oy vermez' diyen HDP'li yöneticilerinin sözlerine rencide olmuyor. Burada herkes için müthiş bir alınganlık oluşmaya başladı. Ben gerçekten Kürtlerin incitilmesini istemiyorum.

31 Mart'ta 29 arkadaşımızın Yeni Şafak Gazetesi'nde kimlik bilgileri, vatandaşlık numaralarıyla yayınlandı bu ülkede. Onların ortak özelliği sadece Kürt olmalarıydı. Büyük çoğunluğu ailelerinde şehit olan, gazi olmuş korucu aileleri.

Hem AK Parti açsından HDP kurumsalı açısından başörtüsü için heyet gitmesini 'hadi bakalım nerde kalmıştık'a benzettim. HDP yöneticilerinin herşeyi söylemeye hakkı var, siz bir şey söylediğinizde hurra etme durumu var. Bunun hem Kürtlere zarar verdiğini hem de seçmenlerimizi rencide ettiğini söylüyorum.

Türkiye ölmez, bitmez ama bir daha parlamenter sistemi konuşarak yapacağımız son seçim. Bir kararname ile herşeyler yapılır. Çıkar tek kişi, giden gitsin, kalan sağlar bizimdir der. 50 milyar liraya maloluyor 15 milyon gencin sabah yemeğinin ücretsiz verilmesi. Böyle bir sistemde 50 milyar oraya vermiyorsunuz, ama 5 kişiye koyuyorsunuz. 24 milyar lirayı Hariri'nin cebine koyuyorsunuz, 14 milyar lirayı Anka Park'tan bahsediyorum iş adamının cebine koyuyorsunuz. KKM'ye koyuyorsunuz. 50 milyar lira tutan 12 ay boyunca verdiğiniz yemeğe hayır diyorsunuz. Demre Belediyemiz bunu yapmaya kalktığında kaymakamlık tarafından yasaklıyorsunuz. Bunlar işte o tek adamlık sistemi.

Ben AK Parti'de olsam, Tayyip Bey için iyi şeyler düşünen biri olsam özellikle bu seçimde bizim göstereceğimiz Cumhurbaşkanı adayına oy verelim. 5 sene yaptı diyelim. Tayyip Bey iki damat dışında kimseyi bırakmadı partisinde. AK Parti'nin son adayı. Furkan, Enes, Ecrin diğerlerini sayabilirim. Bu çocukların anneleri, babaları. Burası genişleniyor. Kalkın gidin denilen gençler. KPSS sınavları, liyakatsizlik, kayrılma. Biz rövanş işlerinden bıktık. Bu Tayyip Bey için de iyi, AK Parti için de İYİ Parti için de iyidir; hukukun üstünlüğü yargının bağımsızlığı, demokrasinin tam ve kamil uygulanması. Bunun için denge ve denetleme mekanizmalarının olması.

Ekonomi aynı zamanda barıştıran bir şey. Ekonomi üzerinden, projeler üzerinden rekabet yapabilirsiniz. Eleştiri baş üstüne. Talep eden anlatmak zorundadır. Biz bu ülkeyi yönetmeyi talep ediyoruz. Birey olarak baktım, gördüm, iletemiyoruz bir şeyi, tam 3 yıldır Türkiye'yi ilçeleri ile beraber dolaştık. Önce görülmedi, sonra görülünce provokasyonlar oldu. Şu anda hazırladığımız pekçok şey, EYT de bunlardan birisi. Esnafların stopaja kadar olan, emekli maaşlarının yükseltilmesine kadar söylüyoruz. En düşük emekli maaşı asgari ücret kadar olmalı diyoruz. Asgari ücretten vergiyi çıkarın dedik. İşvereni de zor durumda bırakmayın. Şimdi bir şey daha dedik, 6 ayda bir yapmayın, hiç değilse 3 ayda bir yapın dedik. Tek kere yapılıyordu, şimdi en azından 6 aya düştü. Bu bizim sayemizde oldu.

Pandemi dönemindeki önerilerimizin bir kısmını yaptılar. İYİ Parti seçmeni velinimet yaptı. Geçmişte bunlar niye yapılmıyordu? Şimdi olması gereken, seçmenlerin velinimet olması için sorunlarınıza hepimiz farklı çözümler üretmeliyiz. Seçmen de hangisini uygun görüyorsa karar verir. AK Parti'nin atacağı her somut adımın hepsinin olmasını sağlayan sonuçta muhalefet. Emeklilere ikramiye sayın Kılıçdaroğlu'nun teklifiyle oldu, bunu hatırlayın.

Yarın sayın Kılıçdaroğlu'nun vizyon belgesinde ekonomiye dair bir projeksiyon yapacak. Aynı bizim yaptığımız sanayi teknolojik dönüşüm gibi bir sürü şeyler yaptık. Her partinin var. DEVA'nın, Gelecek Partisi'nin, Demokrat Parti'nin var. Sayın Kılıçdaroğlu'nun açıklayacağı vizyon belgesinde bizimle uyuşan pekçok şey olacak. 9 madde ve 72 altbaşlığa bölünen ekonomi yol haritasında çıkacak. 6 parti aynı konuşacağız diye bir durum. Biz bu arkadaşımız seçildiğinde bunları yapacak diye kefalet koyacağız. Yarın sayın Kılıçdaroğlu'nun söylediklerinden de varolanlar olacak. Sayın Davutoğlu'nun, sayın Babacan'ın söylediklerinden de.

Cumhurbaşkanlığından feragat etmenin nedeni o masadan bir adayın çıkabilmesi, kazanmamız, doğruları söyleyebilmek ve bu sistemde sağduyunun, aklın, vicdanın sesi olabilmek. Benim yapmaya çalıştığım bu. Bunun üzerinden yürüyorum. DYP'de iken şöyle bir hayalim vardı. Tansu Hanım'a plan olarak söylemiştim. Türkiye'nin yetişmiş, dünya çapında ekonomistleri, hukukçuları var. Bunlar çok tanınan insanlar. Çağıracaksınız bu insanları. Ama siyasetin emrine değil. O problemlere onlar çözüm üretecek, biz karışmayacağız. Ben Daron Bey'in CHP ile işbirliği içine girmesinden ancak mutluluk duyarım."

İlginizi Çekebilir
SONRAKİ HABER