İktidarın ve yandaş çevrelerin kadına yönelik şiddeti engellemek amacıyla hazırlanan İstanbul Sözleşmesi’ne yönelik yoğun saldırısı devam ediyor.
İstanbul Sözleşmesi Çalışma Platformu, İstanbul Sözleşmesi'ne dair hazırladığı raporu kamuoyu ile paylaştı.
İstanbul Sözleşmesi Çalışma Platformu Sözcüsü Avukat Figen Şaştım, “Sözleşmenin 80'inci maddesinde de düzenlenen usul gereğince Türkiye'nin sözleşmeden çekilmesini ve hükümetin kadına yönelik şiddet başta olmak üzere tüm canlılara yönelik şiddeti önleme ve ortadan kaldırmayı hedef alan yerli ve milli yasal düzenleme yapmasını teklif ediyoruz” dedi.
Birgün'ün aktardığına göre; İstanbul Sözleşmesi’nin ‘Türkiye toplumunun temel dinamiklerine aykırı olduğunu’ iddia eden Şaştım, sözleşme için “Dünya milletlerini cinsiyetsizleştirme ve üçüncü bir cinsi oluşturmanın ilk adımlarına öncülük eden proje bir sözleşmedir” ifadelerini kullandı.
Figen Şaştım ayrıca, sözleşme metninde kullanılan kavramların ‘hegemonik dille kadın erkek cinsi arasında dayanışma ve iletişim dilini ortadan kaldırdığını’ öne sürdü.
Türkiye’nin sözleşmeden çekilmesi gerektiğini savunan Şaştım, şunları dile getirdi:
“Sözleşmenin 80'inci maddesinde de düzenlenen usul gereğince Türkiye’nin sözleşmeden çekilmesini ve hükümetin kadına yönelik şiddet başta olmak üzere tüm canlılara yönelik şiddeti önleme ve ortadan kaldırmayı hedef alan yerli ve milli bir yasal düzenleme yapmasını teklif ediyoruz” dedi.
RAPORU İLAHİYATÇILARLA HAZIRLAMIŞLAR
Şaştım, raporu içinde sivil toplum örgütlerinin başkanları ve temsilcilerinin de yer aldığı, hukukçu, psikolog, sosyolog ve ilahiyatçılardan oluşan 12 kişilik ekiple hazırladıklarını söyledi. Gazetecilerin sorularını da cevaplayan Şaştım, “Neden İstanbul Sözleşmesi'nden geri çekilmek istiyorsunuz?” sorusu üzerine şu yanıtı verdi:
“İstanbul Sözleşmesi Türkiye'de kadına yönelik şiddetin önlenmesi ya da ortadan kaldırılmasında bir teminat değildir. İstanbul Sözleşmesi'ndeki birtakım kavramların ve Türkiye'ye ve Türkiye toplumuna dayatmacı dilin doğru olmadığını düşünüyoruz. Biz İstanbul Sözleşmesi'nin hedeflerinden birinin eşcinsel tercihlerde bulunma noktasında toplumu yönlendirdiğini, cesaretlendirdiğini düşünüyoruz. Ancak cinsel tercih eşcinsellik de olsa o kişilerin şiddete uğramasını ya da kötü muameleye maruz kalmasını onaylıyoruz gibi bir anlayışa da sahip değiliz.”