İstanbul Sözleşmesi'nin ilk imzacısı olan Türkiye, aylardır süren tepkilere rağmen kadına yönelik şiddeti önlemeyi amaçlayan uluslararası sözleşmeden 1 Temmuz'da resmen ayrıldı. AKP Merkez Karar ve Yönetim Kurulu (MKYK) üyesi Metin Külünk, Twitter hesabından İstanbul Sözleşmesi'ni hedef alan paylaşımlarda bulundu.
Sözleşmenin izlerini taşıyan eğitim müfredatındaki tüm izlerin silinmesi gerektiğini savunan Külünk, "Toplumsal cinsiyet eşitliği adı altında insanımıza eşcinsellik dayatma peşindeki küresel finans oligarklarının, nüfusu azaltılmış dünya, insan neslinin sonunu getirmek ve kadın ve erkeği değersizleştirme operasyonuna karşı ayağa kalmak ve güçlü birliktelik ile mücadele esastır" dedi.
Külünk, şu ifadeleri kullandı:
"Sayın Cumhurbaşkanımızın güçlü iradesi ile çıktığımız İstanbul Sözleşmesi'nin izlerini taşıyan eğitim müfredatındaki tüm izleri silmeliyiz.
Toplumsal Cinsiyet eşitliği adı altında insanımıza eşcinsellik dayatma peşindeki küresel finans oligarklarının, nüfusu azaltılmış dünya, insan neslinin sonunu getirmek ve kadın ve erkeği değersizleştirme operasyonuna karşı ayağa kalmak ve güçlü birliktelik ile mücadele esastır.
Yoksa tüm insanlığın soyu çökertilip insanın sonunu getirme peşindeler 3 asırdır insanlığa insan hakikati ve ahlaka karşı yozlaşma dayatan batı normları ile fikir hesaplaşmasını yapmak zorundayız. Çünkü biz farklıyız.
O halde Anadolu yeniden insanlık medeniyetinin çıkış noktası olacaktır. Olması gereken tüm düşünenlerimizin bir araya gelerek düşünsel yaşamsal siyasal farklılık gözetmeksizin insanın varoluşunu esas alan herkes ile bir araya gelerek mücadelenin fikri zemini inşa edilmelidir.
İlahiyat fakülteleri, felsefe sosyoloji ve psikoloji bölümleri çalışma grubu kurarak tüm fakülteleri bir disiplin altında çalıştıracak sürece dair dayatılan cinsiyetsizleştirme ve insani değersizleştirme operasyonlarına karşı hakikatin esas olduğu bugün ve yarına cevap verecek fikri temellendirme yapmalıdır.
'YÖK İZİN VERMEMELİ'
YÖK üniversitelerde LGBT dayatmasının öğrenci kulüpleri üzerinden meşrulaştırılmasına asla izin vermemeli. Her YÖK mensubu ve Üniversite Rektörü kendi ailesi ve çocuğunun değerlerimizi gözünün önüne getirerek ülkemizin evlatlarının değersizleştirilmesine izin vermemelidir.
Toplumun tüm kesimlerinde farklı siyasal anlayışta düşünüşte olmalarına rağmen LGBT dayatması ile insan varlığına açılmış savaşta insan hakikatine sahip çıkma temelinde bir araya gelerek ortak mücadele stratejisini belirlemelidir.
Mücadelenin ortak fikri zemini ve insanımızın toplumun bu konuda ne yapması gerektiği temelinde il il, ilçe ilçe hakikat mücadelesi eylem planı ortaya konulmalı. Diyanet İşleri Başkanlığı gecikmeden sürece dair cami-okul, cami-sokak cami-spor cami-ev cami-dijital temelinde çok güçlü bir tavır ve mücadele eylem planını kamuoyu ile paylaşmalı ve uygulamalıdır."