Gündem Bilim Teknoloji Spor Dünya Ekonomi Siyaset Sağlık Eğitim Kültür Sanat Magazin Yaşam Reklam Künye Gizlilik Sözleşmesi İletişim
Yazılım ve Tasarım: Bilgin Pro © 2024KRT TV Tüm Hakları Saklıdır

AKP'li Elitaş: Ya danışmanları İlker Başbuğ'a kumpas kuruyor ya da...

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın çağrısıyla harekete geçen 6 AKP milletvekili, eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ ve eski milletvekili Dursun Çiçek hakkında suç duyurusunda bulundu. Başbuğ, FETÖ'nün siyasi ayağı tartışmaları ile ilgili olarak 2009'da askerlerin özel yetkili mahkemelerde yargılanması için hazırlanan teklife dikkat çekmiş ve "Bu teklifin FETÖ'nün direktifiyle hazırlandığını düşünüyorum" demişti. İlker Başbuğ da Dursun Çiçek de ifade verdi. Başbuğ, "İdam cezası kalkmasaydı aranızda olmayabilirdim" dedi. Başbuğ'u şikayet eden isimlerden biri olan AKP'li Mustafa Elitaş, "İlker Başbuğ'un ya çok kötü danışmanları var. Ya danışmanları İlker Başbuğ'a bir kumpas kuruyorlar" iddiasında bulundu.

Eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ'un, 2009 yılında Meclis'ten geçirilen ve askerlerin özel yetkili mahkemelerce yargılanmasının önünü açan düzenleme için "Teklifi getirenler araştırılsın" çıkışı yeni bir tartışma başlatmıştı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, İlker Başbuğ'u sert sözlerle eleştirmiş, AKP Grubu'na da "Süratle dava açmalısınız" talimatını vermişti.

Erdoğan, "Darbelere zemin hazırlayan, hukukun işlemesinin önüne geçen, ülkemizi uluslararası platformlarda sürekli eleştiri konusu yapan yanlış bir uygulamanın düzeltilmesidir" diye savunmuştu.

Erdoğan, Başbuğ'un Genelkurmay başkanlığı döneminde "lav silahı" ile düzenlediği basın toplantısına göndermede bulunarak sert sözlerle eleştirmiş ve "Bu boru göstermeye benzemez, parlamentonun hukuku boru ile sindirilemez" demişti.

Söz konusu yasal düzenlemeyle ilgili önergede imzası bulunan milletvekilleri, avukatlarıyla birlikte AKP Genel Merkezi'nde bir toplantı yapmıştı.

Toplantıdan sonra açıklama yapan Mustafa Elitaş, askerlerin sivil mahkemelerde yargılanmasının yolunu açan yasal düzenlemeyle ilgili önergeyi veren 6 milletvekili olarak avukatları aracılığıyla Başbuğ ve Dursun Çiçek hakkında suç duyurusunda bulunma kararı alındığını bildirmişti.

Bu kapsamda önergede imzası bulunan Mustafa Elitaş, Bekir Bozdağ, Ahmet Aydın, Yahya Doğan, Mehmet Ceylan, Abdurrahman Müfit Doğan, avukatları Hüseyin Aydın ve Muammer Cemaloğlu aracılığıyla Başbuğ ve Çiçek hakkındaki suç duyurusu dilekçesini Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'na vermişti.

Dilekçede şu görüşlere yer verilmişti:

"TBMM'nin iradesiyle yasalaşan kanun tasarısı ve değişiklik önergelerinin FETÖ'nün direktifiyle hazırlandığını iddia etmek 15 Temmuz gecesinde FETÖ'ye karşı kahramanca direnen ve bu nedenle bombalanan gazi meclisimize ve onun mensuplarına açık bir saygısızlık olup, bu nitelikteki bir ithamın Genelkurmay başkanlığı yapmış bir kişiden sadır olması büyük talihsizliktir."

Milletvekillerinin yasama faaliyetlerinden dolayı suçlanmasının ancak antidemokratik, vesayet rejimlerinde sözkonusu olabileceği kaydedilen dilekçede, "Kaldı ki FETÖ'yle mücadele edenleri, asılsız ithamlarla itibarsızlaştırmak, FETÖ'yle mücadeleye zarar vermekte ve sonucu itibariyle FETÖ'ye hizmet etmektedir" denilmişti.

Başbuğ'un açıklamalarının "ifade özgürlüğü" kapsamında değerlendirilemeyeceği savunulan dilekçede, şu isteme yer verildi:

"Sonuç itibariyle şüpheli, ifade özgürlüğünün sınırlarını aşarak, müvekkilimizin onur, şeref ve saygınlığını rencide etmek suretiyle atılı suçu alenen işlemiştir. Basın yayın ve medya aracılığı ile suç konu ifadelerin birçok kişiye ulaştığı açık olduğundan aleniyet unsuru gerçekleşmiş olup, şüphelinin kamu görevlisine görevinden dolayı hakaret suçundan Türk Ceza Kanunu'nun 125. maddesinin 3 ve 4. fıkraları uyarınca cezalandırılması gerekmektedir."

BAŞBUĞ NE DEMİŞTİ?

Ergenekon kumpası nedeniyle 26 ay tutuklu kalan İlker Başbuğ 2014'te cezaevinden çıkmıştı.

Başbuğ, katıldığı bir canlı yayında, Haziran 2009'da Meclis'e getirilen ve askerlerin sivil mahkemelerde yargılanmalarının yolunu açan düzenlemeye işaret ederek arkasında FETÖ'nün olabileceği yorumunu yapmıştı:

"26 Haziran 2009'da bu iki konuyu içeren kanun teklifini kim hazırladı? Ben bilmiyorum. 'Araştırsınlar' diyorum. Ben bir ipucu veriyorum. Bu kanun teklifinin FETÖ'nün emriyle, direktifiyle hazırlandığını düşünüyorum. Çünkü ikisinde de FETÖ komplolarıyla bağlantılı bir olayla karşı karşıyayız. Çok merak ederim bu kanun teklifini kim, neden, nasıl, 25'ini 26'sına bağlayan gece yarısı gündeme getirdi. Ayrıca mevcut anayasaya da aykırı. Mevcut anayasada 'askeri mahallerde askerlerin işlediği suçlar askeri mahkemelerin konusudur' der. Yasa, anayasaya aykırı olamaz. İyi niyet olduğunu düşünmüyorum. Bayağı art niyet olduğunu düşünüyorum. 26 Haziran 2009 tarihindeki kanun teklifi üzerinde durulmasını, bir düşünce olarak burada söylüyorum. Sonuç ne olur bilmem."

BAŞBUĞ İFADE VERDİ

Başbuğ 12 Haziran'da Anadolu Adliyesi’nde yaklaşık 1 saat ifade verdi. İfade işleminin ardından gazetecilere teşekkür eden Başbuğ, "Corona virüsü nedeniyle aylarca içerdeydim. Bugün ilk defa sokağa çıktım" dedi. Avukatlarının paylaştığı yazılı açıklamada, "Haksız şekilde 'şüpheli' sıfatıyla ifadeye çağrıldım" diyen Başbuğ, "TSK'ya karşı komplolarla mücadele görevimdir. İdam cezası kalkmasaydı aranızda olmayabilirdim" ifadelerini kullanmıştı.

“Hakaret” suçundan soruşturma kapsamında, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'nın Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı'na İlker Başbuğ'un ifadesinin alınması için talimat yazısı göndermesinin ardından, saat 15.50'de Kartal'daki Anadolu Adliyesi'ne gelen Başbuğ “şüpheli” sıfatıyla ifade verdi.

Sesli ve Görüntülü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla ifade veren İlker Başbuğ, yaklaşık 1 saat süren ifade işleminin ardından adliyeden ayrıldı.

“AYLAR SONRA İLK DEFA SOKAĞA ÇIKTIM”

Adliyeden çıkarken basın mensuplarına kısa açıklama yapan İlker Başbuğ, “Corona virüsü nedeniyle aylarca içerdeydim. Bugün ilk defa sokağa çıktım. Aylar sonra ilk defa sokağa çıktım. Nedeni de adliyede bugün ifade vermek için geldim. Sizin bu konuya göstermiş olduğunuz ilgiden dolayı teşekkür ediyorum” diye konuştu.

ADLİYE ÇIKIŞI YAZILI AÇIKLAMA YAPTI

İfade işleminin ardından Başbuğ’un avukatı tarafından gazetecilerle yazılı açıklama da paylaşıldı. Yazılı açıklamada, “Haksız şekilde ‘şüpheli’ sıfatıyla ifadeye çağrıldım” diyen Başbuğ, “TSK’ya karşı komplolarla mücadele görevimdir. İdam cezası kalkmasaydı aranızda olmayabilirdim” ifadelerini kullandı.

Açıklamanın tam metni şöyle;

* 28 Ağustos 2008’de, Türkiye Cumhuriyeti’nin 26. Genelkurmay Başkanı olarak göreve başladım. O gün yapılan Genelkurmay Başkanlığı Devir ve Teslim Töreni’nde yaptığım konuşmada şunu söylemiştim:”Giderek güçlenen bazı cemaatler, ekonomiyi yönlendirmeye, sosyal ve politik yaşamı biçimlendirmeye ve dine bağlı bir yaşam tarzı olarak sosyal kimliklerini ortaya koymaya çalışmaktadırlar.

* Bu konuşmadan kısa bir süre sonra, Enver Altaylı F. Gülen’e yazdığı mektupta şunu söylüyordu: “Yeni Gnkur. Bşk'nın zat-ı alinize ve yapılan hizmetlere bakışı son derece menfidir.”

* 30 Ağustos 2010 tarihinde emekli oldum. 6 Ocak 2012 tarihinde tutuklandım. 5 Ağustos 2013’te FETÖ mahkemesi tarafından müebbet hapis cezasına çarptırıldım. Eğer o gün, Türkiye’de idam cezası kalkmamış olsaydı, bugün aranızda, hayatta olmayabilirdim. Yargıtay’ın kararı ve yeniden yargılanma neticesinde iddia edilen “Ergenekon Davası” tarihin çöplüğüne atıldı.

* 26 ay Silivri’de cezaevinde tutuldum, hürriyetim elimden alındı. Genelkurmay Başkanlığı görevim süresince, cezaevinde bulunduğum ve cezaevinden çıktığım günden bugüne kadar, TSK’ya karşı yürütülen komplolar ile mücadele ettim. Bu mücadeleyi bir görev ve sorumluluk olarak kabul ediyorum.

* Bu mücadele “Ergenekon’dan Çıkış” isimli kitabımda detaylı olarak anlatılmaktadır. Verilen bu mücadeleyi bazıları hayal bile edemez. Bugün haksız ve anlamsız bir hakaret iddiası ile “şüpheli” sıfatıyla ifade vermeye çağrıldım. Bu anı tarihe bir not olarak düşmek istiyorum.

* Elli yıl bilfiil TSK’da görev yapan ve Türk Ordusu’nun en üst makamına gelen, geçmişten bugüne kadar yaptıkları ve davranışları herkes tarafından net olan birisi olarak, TBMM’nin manevi şahsiyetini hedef alan bir konuşma veya davranışımız söz konusu olamaz.

* 26 Haziran 2009 günü TBMM’ye getirilen yasa değişikliklerinden birisi Anayasa’ya aykırıdır. Bu yasa değişikliği Anayasa Mahkemesi tarafından 21 Ocak 2010 da iptal edilmiştir. Burada üzerinde durulan noktalar; Anayasa’ya aykırı bu yasa değişikliğinin kimler tarafından hazırlandığının ve bu yasa değişikliklerinden kimlerin faydalandığının, neden-sonuç ilişkileri çerçevesinde değerlendirilmesi ve sorgulanmasıdır.

* Takdir, Yüce Türk Milletinindir.

DURSUN ÇİÇEK DE BUGÜN İFADE VERDİ: GEREĞİNİN YAPILMASI GEREKMEKTEDİR

İstanbul’da oturan iki ismin ifadesinin alınması için İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na talimat yazılmasının ardından Başbuğ önceki günlerde, Çiçek ise bugün şüpheli sıfatıyla ifade verdi.

İfadesinde kendisinin de yargılandığı Balyoz ve Ergenekon gibi davaların FETÖ organizasyonu olduğunu söyleyen Çiçek, “Bir hukuk devletinde olması gereken, kandırıldık, aldatıldık, Allah affetsin söylemleriyle sürecin kapatılması değil, Türkiye Cumhuriyeti’ndeki her bireyin eşit şartlarda yargı önünde soruşturulması ve gerğinin yapılması gerekmektedir. Aksi durumda hukukun üstünlüğü değil, üstünlerin hukuku devam edecektir” dedi.

“KİMSEYE İFTİRA ATMAK GİBİ BİR MAKSADIMIZ YOK”

2009 yılından bu yana darbeci, terör örgütü yöneticisi, cuntacı, yalancı, vatan haini gibi suç isnadlarıyla mağdur edildiğini anlatan Çiçek, Bana suç isnad edilen tarihte şahsımı soruşturmak ve yargılamak konusunda Anayasa ve yasalarla görev ve yetkili olan Askeri yargıyı yok sayan, iftiraya uğramış bir kurmay albay olarak şahsımı FETÖ’cü hakim ve savcılara teslim eden bu süreç ne yazık ki 26 Haziran 2009 gecesi TBMM’de 13 dakikada tartışılmadan kabul edilen önerge ile başlamıştır” dedi.

“Bizim iddiamız önergede imzası olan siyasetçilerin FETÖ’cü olduğu değildir” diyen Çiçek, “FETÖ’nün siyasi ayağının soruşturulmasına söz konusu önergeyi hazırlayanlardan başlanması hususunda Cumhuriyet savcılarına ışık tutukmaktır. Kimseye iftira atmak gibi bir maksadımız olamaz” diye konuştu.

“İBRAHİM OKUR’A SORULSUN”

İfadesinin ardından adliye önünde basın açıklaması yapan Dursun Çiçek, önergeye imza atan 6 milletvekiline FETÖ’cü demediğini hatırlattı.

Çiçek açıklamasında şu ifadeleri kullandı:

* Diyoruz ki buradan başlayın soruşturmaya ki aslında orada bir FETÖ'cü de var. Dönemin Adalet Bakanı Sadullah Ergin'in arkasında İbrahim Okur var.

* İbrahim Okur FETÖ itirafçısı ve FETÖ'cü tescilli yani. Dolayısıyla İbrahim Okur'a sorulursa askerlerin yargılanmasını Anayasa ve yasalara aykırı olarak askeri mahkemeden alıp FETÖ'cülerin hakim olduğu özel yetkili mahkemelere niye teslim ettiniz? Bu çalışmayı kim yaptı.

* Zekeriya Öz, Mehmet Ali Pekgüzel bunun neresinde, FETÖ yargısı bunun neresinde bunlar sorulursa FETÖ'nün siyasi ayağına çok kısa sürede ulaşırız.

AKP'Lİ ELİTAŞ'TAN BOMBA AÇIKLAMALAR

Başbuğ'un ifadesinin ardından AKP'li Mustafa Elitaş katıldığı bir yerel televizyon kanalında flaş iddialarda bulundu.

'Milli iradayi susturma iddiasında bulunan Elitaş, "Verdiğim kanun teklifinden yargılanıyorum. Milli iradeyi susturma girişimi, şimdi aynı şey hortladı diyorum. Beni cemaatleri ora derc eden milletvekili diye yargılıyorsun, kanun teklifi veriliyor hiç görüşülmüyor bu kanun teklifini verdi diye beni yine yargılıyorsun. İlker Başbuğ ne diyor; Anayasaya aykırı bir kanun teklifi verdiler diyor. O zaman bizim Anayasa Mahkemesi'ne her seferinde gitmemiz lazım" dedi.

Elitaş iddiasını şöyle sürdürdü:

İlker Başbuğ'un ya çok kötü danışmanları var. Ya danışmanları İlker Başbuğ'a bir kumpas kuruyorlar. Ya danışmanları hiçbir şey bilmiyor, ya da farklı bir niyetle bu işi götürmeye çalışıyorlar. İlker bey bunun incelesin, baksın. Görüştüğümüz şey hükümet tarafından gelmiş tasarı.

İşte Elitaş'ın o açıklamaları:

İlginizi Çekebilir
SONRAKİ HABER