Ardıl BATMAZ / KRT
AKP’li Malatya Yeşilyurt Belediyesi, Eylül 2020'de 'Çevreye Duyarlı Bireyler Yetiştirmek Projesi' için 45 kişiyi yurt dışına gönderdi. Gönderilen vatandaşlardan 2'si dönerken, 43'ünden ise haber alınamadı. Skandalı ortaya çıkartan gazeteci Evren Demirdaş, KRT'ye konuştu.
"TEHDİT EDİLDİM"
Söz konusu skandalın ülke gündemini işgal etmesinin ardından tehdit edildiğini açıklayan Demirdaş, "Kamuoyu gündemine getirdiğimiz gri pasaportla insan kaçakçılığı haberleri ardı ardına yapılmaya başlanınca belediye başkanları bana karşı olumsuz bir tutum sergilemeye başladılar. Birkaç belediye, itibarlarını zedelediğim gerekçesiyle beni mahkemeye vereceğini söyledi. Lakin bir şey çıkmayacağını düşünmüş olacaklar ki şuana kadar bana ulaşan bir tebligat olmadı. Yeşilyurt Belediyesiyle ilgili skandalın kamuoyunda infial yaratması sonrasında özel numaralardan tehditler aldım. Doğal olarak tedirgin oldum. Ama bu mesleğin en güzel tarafı da güzel bir haber yakalayınca başına ne geleceğini düşünmüyor oluşun. Sonrasında ise bu skandalların diğer belediyelerde de ortaya çıkmasıyla tehdit telefonları kesildi" ifadelerini kullandı.
“SORGULANMASI GEREKEN İDARECİLER”
Belediyeler aracılığıyla insan kaçakçılığının 2000'den bu yana yapıldığını ifade eden Demirdaş, "Bu olaylar ilk olarak Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgesinde ortaya çıkmış. Sonrasında ise Karadeniz ve İç Anadolu bölgesindeki ilçe ve belde belediyelerine yayılmış… Siyasi tanıdıklarınız varsa, bu işleri ‘ahbap-çavuş’ ilişkileriyle yapabiliyorsunuz. Bu insanların yurtdışına gitmelerinin temel sebebi, ya yoksulluk ya da siyasi. Burada gidenler değil, bu kaçakçılığı yapanlar ve buna göz yuman idareciler sorgulanmalı" diye konuştu.
Evren Demirdaş
"RESMİ ELLERİ KİMSE ARAŞTIRMADI"
Demirdaş, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Yeşilyurt Belediyesi'ndeki skandalda sadece iki isim ön plana çıktı. Almanya’dan davet göndererek insanların ülkeden çıkartılmasını sağlayan Ersin Kilit ve eski Servi Belediye Başkanı Ali Ayrancı. Günlerce bu kişiler konuşuldu. Kendilerinden açıklamalar alındı. Ama takip ettiğim kadarıyla kimse bu işi yapan resmi elleri araştırmadı. Ya da ellerinde somut bir belge olmadığı için açıklama yapmaktan kaçındı. Şunu üzülerek söylemek istiyorum; bu olay belli bir süre sonra popülizme dönüştürüldü. Şu an kaç kişi bu belediyelerde yapılan incelemelerin sonuçlarını takip ediyor? İletişim fakültelerinde bize öğretilen en önemli şey 'fikri takip'tir. Birçok gazeteci artık bu ilkeleri dikkate bile almıyor. Haberin 'modası' geçince arşive koyarak farklı konulara yöneliyorlar. Gri pasaport skandalının sonu da gördüğüm kadarıyla böyle olacak."
"SİYASİLER OLMADAN İMKÂNSIZ"
"Gri pasaportla insan kaçakçılığı yapan kişilerin arkasında siyasilerin olduğunu düşünüyorum. Böyle bir organizasyon, arkasında güçlü bir bürokrat ya da bir takım siyasiler olmadan yapılamaz. Kaldı ki bu işi organize edenlerin, geçmişte siyasetin içerisinde aktif görevler aldıkları da ortaya çıktı. Belediyeler kullanılarak insan kaçaklığına göz yumulmuş. Kahvehanelerde dahi konuşulan bu yasadışı organizasyonlardan, yetkililerin haberi olmaması imkânsız."
"ALMANYA BİLE SORUŞTURMA AÇARKEN, TÜRKİYE'DE İLERLEME KAYDEDİLEMEDİ"
"Belediyelerdeki gri pasaport skandalı, kurumların içlerinin çürütüldüğünün ve toplumun da bu olaylar karşısında çaresiz olduğunun en büyük resmidir. Birçok belediyede bu skandal ortaya çıktı. Ancak soruşturmalar halen idari olarak sürüyor. Yeşilyurt Belediyesi’nde; 2 belediye başkan yardımcısı, bir vali yardımcısı ve iki bürokrat görevden alındı. Almanya bile bu olay hakkında soruşturmalar açarken, işin göbeğinde olan Türkiye’de birkaç ismin görevden alınması haricinde bir ilerleme kaydedilemedi. Olayın başkahramanı Yeşilyurt Belediye Başkanı Mehmet Çınar ile ilgili bir soruşturma veya inceleme yapılıp yapılmadığını dahi bilmiyoruz."
Yeşilyurt Belediye Başkanı Mehmet Çınar