Elvan Gıda isimli iş yerinde örgütlenmeye çalışan Türkiye Gıda ve Şeker Sanayi İşçileri Sendikası yöneticilerine, iş verenin şikayeti üzerine, Bakırköy 2. Aile Mahkemesi tarafından 15 gün süreyle, iş yerine yaklaşmama tedbir kararı verildi. T24'te yer alan habere göre, hukukçular, sendika ile işveren arasında çıkan bir uyuşmazlığa ilişkin aile mahkemesinin karar verme yetkisi olmadığının altını çizerek, alınan kararın bir hukuk skandalı olduğunu vurguladı. Sendika ise alınan bu karara itiraz etti, hem de kararı veren hakim hakkında dava açtı.
SENDİKACI KONUŞTU
İş yerine yaklaşmama cezası verilenlerden birisi olan Türkiye Gıda ve Şeker Sanayi İşçileri Sendikası Örgütlenme Uzmanı olan Ercan Doğru yaşadıklarını T24'e anlattı. Aile mahkemesinin aldığı bu kararla sendikaların önündeki örgütlenme engellerine bir yenisini daha eklediğini belirten Ercan Doğru şunları söyledi: ‘’Elvan Gıda isimli iş yerinde 3.5 ay önce sendikal çalışmalar yapmaya başladık.
Bu Elvan Gıda’nın Eskişehir’de bir, Sakarya’da bir İstanbul Küçükçekmece ve Yenibosna’da iki fabrikası var. Toplam 3 bin işçi çalışıyor. Biz bu iş yerinde işçilerin Anayasal hakkı olan örgütlenme hakkını engelleyen bir iş veren ile karşılaştık. Aynı bütün iş yerlerinde örgütlenmeye başladık. Geçtiğimiz Mart aylarının sonlarında, İstanbul Küçükçekmece’deki fabrikada ben megafonla konuşurken, orada bir takım itişme kakışma yaşandı. Bize saldırdılar. O sırada tanımadığımız bir vatandaş bize çok ağır küfürler etmeye başladı. Bizi bir 10-15 metre dışarıya attılar.
'BİZE KÜFÜR EDEN PATRONMUŞ'
Sonradan öğrendik ki bu kişi işyeri sahibi Osman Kadiroğlu’ymuş. Polis geldi. Olay savcılığa intikal etti. Savcılık görüntüleri aldı. Bize saldıran, bize küfür edenin bu işyerinin sahibi olduğu ortaya çıktı. Bu nedenle savcı, işçilerin sendikal hakkını engellemekten dolayı işverene ve iki güvenlik görevlisine dava açtı. Bu da Türkiye’de ender görülen bir durumdu. Yargı kolay kolay fabrika sahiplerine dava açmazdı. Genelde fabrika müdürüne, insan kaynaklarına vs. dava açılırdı.
Bu süreçten sonra fabrika patronu beni ve iki arkadaşımı fabrikada örgütlenmeden uzaklaştırmak için Bakırköy 1. Aile Mahkemesi’ne başvurdu. Sendikal konularla ilgili olmayan bir mahkeme burası. 1. Mahkeme ‘bu bizim konumuz değil’ diyerek davayı reddediyor. Ya asliye ceza ya da iş mahkemesine dava açılması gerektiği vurgulanıyor. Oradan o yanıtı alınca 2. Aile Mahkemesi’ne gidiyorlar. 2. Aile Mahkemesi Hakimi nasıl oluyorsa böyle bir karar alıyor. Benim, Şeker-iş Sendikası Genel Teşkilatlandırma Sekreteri Murat Taşlıyurt ve bir diğer örgütlenme uzmanı Sevil Doğan’ın iş yerinden uzaklaştırılması kararı alınıyor.
'HAKİME DAVA AÇTI'
Yani işçi ile iş veren arasında bir sataşma olabilir fakat bunun yeri aile mahkemesi değildir. Nasıl böyle bir kararı almış, aldırmış anlayamadık. Bu karar 5 Haziran’da alındı. Aile mahkemesinden böyle bir karar alınması Türkiye’de bir hukuk skandalıdır. Böylece sendikaların önündeki örgütlenme engellerine bir yenisi daha eklenmiş oldu. Biz böyle bir kararı asla tanımıyoruz. Biz karara itiraz ettik. Ayrıca hakim hakkında da dava açtık.
'AKLA ZİYAN KARAR'
Bu kararda hakim kişinin özgürlüğünü kısıtlayıcı bir karar vermiştir. Bu ülkede hukuk varsa, Hakimler Yüksek Kurulu ya da Adalet Bakanlığı o hakimi derhal görevden el çektirir. Bu alına karar sonrası beni bazı ceza hukukçusu profesörler aradı. Alınan kararın akla ziyan olduğunu söyledi. Elbette biz de üzülüyoruz. Hukuk devletinde bir hakim neyin kitabına bunu uyduruyor anlamış değiliz.”
'HİÇBİR HÜKMÜ YOKTUR'
Bakırköy 2. Aile Mahkemesi’nin aldığı bu kararı bir hukuk skandalı olarak değerlendiren Doktor Avukat Murat Özveri şunları söyledi: “Bu uyuşmazlığın konusu sendikal faaliyet; tarafları sendika, işveren ve işçilerdir. Aile mahkemesinin görevlerinin arasında sendika ile işveren uyuşmazlıklarına bakılmasını çağrıştıran hiçbir hüküm yoktur. Aile mahkemesi görevli olmadığı bir uyuşmazlığa bakmış ve karar vermiş.
Üstelik, bu ülkede sendikal faaliyetin nasıl yürütüleceğini ayrıntılarıyla düzenleyen özel bir yasa vardır. Bu yasa da 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu’dur. Bu kanun 79. maddesinde görevli mahkemenin hangi mahkeme olduğunu açık net ifadelerle göstermiştir: ‘Bu Kanunun uygulanmasından doğan uyuşmazlıklar iş davalarına bakmakla görevli ve yetkili mahkemelerde görülür.
Bu ülkede sendikal faaliyetin önünde yeteri kadar engel varken bu engellere bir de görevli olmayan aile mahkemesinin, ilgili olmayan bir kanunu uygulayarak tedbir kararı verip, sendikal faaliyeti sekteye uğratacak şekilde karar vermesi tam da pes artık pes dedirten bir durumdur.”