Bilim insanı, eğitimci, siyasetçi, aydın Prof. Dr. Ahmet Taner Kışlalı 21 Ekim 1999’da evinin önündeki arabasına konan bomba ile öldürüldü. Tam 20 yıl önce bugün Türkiye çok önemli bir değerini bombalı saldırı ile yapılan bir suikastte yitirdi. Ahmet Taner Kışlalı katledilişinin 20. yılında törenlerle anılacak.
Ahmet Taner Kışlalı'nın kızı Nilhan Nur Kışlalı, sosyal medya hesabı Facebook'tan çok duygulandıran bir mesaj yayınladı.
"Babamla hiç hatıram yok, hiç görmedim belki de evet. Ama tanımıyor değilim onu, ondandır ki hiçbir zaman ‘keşke tanısaydım’ demedim, hep ‘keşke onunla vakit geçirebilseydim, hayatımdan, hayatımızdan bu kadar erken koparılmasaydı" diyen Kışlalı'nın tam mesajı şöyle:
Doğduğumdan beri, babamla ilgili hep güzel anılar dinledim. Kafamda öyle bir ‘baba’ çizmiştim ki, kusursuz, hatasız. Bir gün Mehmet Ali amcama sordum, “babamın en kötü özelliği neydi?”. Benim amcam nettir, kırmamak üzmemek için yalan söylemez, iyiye iyi, kötüye kötü der her zaman. Amcamın gözleri doldu, bir kaç saniye hiçbir şey söylemedi, gözlerini kaçırdı. ‘Düşünüyorum da, babanın hiç kötü bir tarafı yoktu. O çok iyi bir adamdı. İçimizdeki en iyisi.’
Bundan tam dört yıl önce, babamın etkinliğinde bir konuşma yapmayı talep etmiş, babamı anlatmak istemiştim. O zamana kadar, neredeyse dört yaşımdan beri “babanla ilgili söylemek istediklerin neler” ve “bize aklındaki Ahmet Taner Kışlalı’yı anlatır mısın” sorularına defalarca kayıtsız kaldığımı hatırlarım. Söyleyecek bir şey olmadığından değil, aksine söyleyecek çok şey olduğundan. Orada, yıllar boyu Ahmet Taner Kışlalı’yı hiç tanımadığım insanlardan nasıl dinlediğimi anlattım. O konuşmamda babamı gözümde ‘Ahmet Taner Kışlalı’ yapan üç anımdan bahsettim. Bu insanlar babamla hiç tanışmamıştı, fakat tanımışçasına çok sevmişlerdi onu, vefatının acısını, ona olan saygılarını yıllar geçse de hiç kaybetmemişlerdi. Bir tanesi zihinsel engelliydi, tesadüfen katıldığımız diksiyon dersinde yanımıza gelip, bizimle tanışmaya can atarak, ‘onu çok seviyorum’ demişti. Bir diğeri evimizde babamın resmini görünce ‘aileseydiniz demek’ deyip göz yaşlarına hakim olamamış bir ustaydı, ölümünün üzerinden 10 yılı aşkın bir süre geçmiş, tanımadığı biri için ağlamıştı. Ve en son örnek, lisede katıldığım bir dağ kampında, ileride siyasete atılmak istiyorum dediğimde bana, ‘bunun kendin için mi, yoksa baban için mi istiyorsun’ diye soran, ve bana babamın geleceğimi ben fark etmesemde nasıl şekillendirdiğini gösteren daha yeni tanıştığım biriyle olan diyaloğumdu. O gün konuşmamda, babamla hiç yüz yüze gelmeden seven insanları anlatmıştım. Onlar bana Ahmet Taner Kışlalı’yı anlatmıştı.
Bir de babamı ailesinden, arkadaşlarından dinledim elbet. Bu insanlar babamın siyasi kimliğinden değil, ‘insan’, ‘dost’, ‘baba’, ‘eş’ kimliğinden bahsetmişlerdi bana, onlar için babam yalnızca ‘Ahmet’ti’. Babamı gözümde öylesine şekillendi ki, o eve gelen yardımcının çikolatayı izinsiz aldığını bilip, her gelişinde alması için yeni bir kutu alıp koyan biriydi. Kuzenim Murat’ın değişiyle piyasadaki belki de en kötü bir kaç arabadan birine binip, ‘arabam çok güzel değil mi’ deyip, çocuk gibi mutlu olan, elindekilerin değerini bilen biriydi. Sabah erken çizgi film seyretmek için erken kalkan bir çocuk, yanında insanlar okuma yazma bilmediklerinde, toplumun farklı kesimlerinden gelmiş olduklarında bunu onların yüzüne vurmayan bir insan, herkesle konuşan, konuşabilen, ‘bilgiye, kültüre, konuma’ değil, ‘insana insan’ olduğu için önem veren bir adamdı. Haksızlığa uğradığında, kırıldığında üzüldüğünde, yine de karşı tarafı anlamaya çalışan, üzmeyen, kırmayan, kötü söz söylemeyen, herkesin anımsadığında gözünün içinin güldüğü, kiminin Ahmet Amca’sı, kimin babası, kiminin Ahmet’i!
Benimse bu saydıklarımın hepsi. En büyük rol modelim, yüz yüze gelemesem de tanıdığım, kızı olmaktan gurur duyduğum bir baba. Geçmişimi, geleceğimi, bugünümü şekillendiren, beni ben yapan, her hareketimde ‘babam ne yapardı’ dedirten biri.
Babamla hiç hatıram yok, hiç görmedim belki de evet. Ama tanımıyor değilim onu, ondandır ki hiçbir zaman ‘keşke tanısaydım’ demedim, hep ‘keşke onunla vakit geçirebilseydim, hayatımdan, hayatımızdan bu kadar erken koparılmasaydı’ dedim.
Diyeceğim o’dur ki, ben babamı vakit geçirerek tanıyamasam da, dinleyerek tanıdım yıllarca. Babam sevdiklerinin anılarında yaşıyor yirmi yıldır, hep de yaşamaya devam edecek.
AHMET TANER KIŞLALI KİMDİR?
Ahmet Taner Kışlalı, Ziraat bankası veznedarı Hüsnü Bey ile Kilis Kemaliye İlkokulu öğretmeni Lütfiye Hanım’ın oğludur. 10 Temmuz 1939 doğumlu olan Kışlalı ilk ve orta okulu Kilis’te, liseyi ise İstanbul’da Kabataş Erkek Lisesi’nde okumuştur. Liseden mezuniyeti sonrası Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’nin kazanan Ahmet Taner Kışlalı öğrenciliği sırasında Yeni Gün gazetesinde spor muhabirliği de yapmış ayrıca 1962-63 yıllarında gazetenin yazı işleri müdürlüğü görevinde de bulunmuştur.