Hakan şöyle devam etti:
“Yeter ki…
‘Şu kadar ağaç kestik ama karşılığında da şu kadar fidan diktik’ diye savunma yapmayın.
Çünkü…
Diktiğiniz o fidanların ağaç haline gelmesi için…
O ağaçların da ormana dönüşmesi için…
Yüzyılların geçmesi gerekiyor.
Yani istediğiniz kadar fidan dikin…
Ne ormanı ne de ormanın sağladığı o mükemmel ekolojik sistemi yerine getirmiş oluyorsunuz.
Başka bir şey bulamıyorsanız, başka bir şey üretemiyorsanız, başka bir şey söyleyemiyorsanız…
Bari susun!
Çünkü…
‘Ama fidan diktik’ deyip durmak ile ’boş yapmak’ arasında zerrece bir fark yok.
Kısacası…
Yeter artık! Boş yapmayın.
BEN SANATÇININ TAVIR KOYANINI SEVERİM
BEN sanatçının…
Sağa sola bakıp kim ne diyor diye etrafı kesmeyenini, “Bir şey söylersem kimleri ürkütürüm acaba” diye hesap yapmayanını, doğru bildiğini söylemekten kaçınmayanını, “Durup dururken hedef olmanın ne âlemi var ki şimdi” diye düşünmeyenini, tartışmalar bitene kadar ölü taklidi yapmayanını…
Severim.
*
İşte bu yüzden…
Sırf bu yüzden…
Kazdağları için tavır koyan…
Tarkan, Fazıl Say, Cüneyt Arkın, Ata Demirer, Şahan Gökbakar, Demet Akbağ, Cem Yılmaz, İlhan İrem, Gökhan Özoğuz, Haluk Levent, Zülfü Livaneli, Norm Ender gibi sanatçıları…
Sevdim.“