BIST 100 9.636 DOLAR 34,64 EURO 36,35 ALTIN 2.927,70
9° İstanbul
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyon
  • Ağrı
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkari
  • Hatay
  • Isparta
  • İçel
  • İstanbul
  • İzmir
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • Kmaraş
  • Mardin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Şanlıurfa
  • Uşak
  • Van
  • Yozgat
  • Zonguldak
  • Aksaray
  • Bayburt
  • Karaman
  • Kırıkkale
  • Batman
  • Şırnak
  • Bartın
  • Ardahan
  • Iğdır
  • Yalova
  • Karabük
  • Kilis
  • Osmaniye
  • Düzce

Ahmet Davutoğlu'ndan 28 Şubat ve 17-25 Aralık benzetmesi

Ahmet Davutoğlu'ndan 28 Şubat ve 17-25 Aralık benzetmesi

Ahmet Davutoğlu, kurucusu olduğu İstanbul Şehir Üniversitesi'ne arazi tahsisinin iptali ve bununla ilgili iktidar medyasında çıkan haberleri 28 Şubat ve 17-25 Aralık sürecine benzetti.

Davutoğlu, "Bugün aynı yollardan geçenler, aynı eğitimi alanlar, aynı havayı soluyanlar yine aynı şekilde ülkemizde siyasetin, alternatif görüşün ve son tahlilde milletin önünü kesmeye çalışmaktadırlar" dedi ve üniversite aleyhindeki kampanyanın siyasi eylemin bir parçası olduğunu savundu.

İstanbul Şehir Üniversitesi’ne İstanbul’un Kartal ilçesinde bulunan TEKEL’e ait 297 bin metrekarelik kıymetli taşınmazın, bedelsiz olarak tahsis edilmiş, Mimarlar Odası’nan açtığı dava üzerine Danıştay 13’üncü Dairesi geçen yıl devrin yürütmesini durdurmuştu.

Bunun üzerine Halkbank üniversiteye tahsis ettiği kredi limitlerinin kullanılmasına izin vermemiş, 11 Ekim 2019 tarihinde üniversitenin bankalardaki tüm varlıklarına tedbir koydurmuştu.

Üniversite yönetimi bankanın bu kararına tepki göstererek, “Burada amaç, alacaklarını temin etme konusunda sorun yaşamayacak olan bankanın çıkarlarını korumak değil, başarılı bir yükseköğretim kurumunu çalışamaz hale getirmektir” demişti.

“SİYASETİN ÖNÜNÜ KESMEYE ÇALIŞIYORLAR”

Üniversitenin kurucusu Ahmet Davutoğlu da bugün facebook hesabından şu açıklamayı yayınladı:

“Gerek 28 Şubat’ta, gerek 17-25 Aralık sürecinde, öncesinde ve sonrasında kesinleşmemiş iddianameler, üretilmiş sahte deliller, hukuk diline çevrilmiş iftiralar ve paralel devlet yapısı taassubu ile alınan haksız kararlar ile ülkenin kaderine yön verilmeye çalışıldığını görmüştük. Bugün aynı yollardan geçenler, aynı eğitimi alanlar, aynı havayı soluyanlar yine aynı şekilde ülkemizde siyasetin, alternatif görüşün ve son tahlilde milletin önünü kesmeye çalışmaktadırlar. Kısa zamanda ülkemizin güzide bir eğitim kurumu haline gelen Şehir Üniversitesi’ne karşı başlatılan kampanya bu kasıtlı siyasi eylemin bir parçasıdır. İstanbul Şehir Üniversitesi için yapılan tahsis ve devir süreçlerinde hiçbir usulsüzlük yoktur. Üniversiteye yapılan arazi devri kanunlara ve usullere tamamen uygundur. İddiada bahsedilen İstanbul Şehir Üniversite’sine arazi tahsisi 4046 sayılı Özelleştirme Uygulamaları Hakkında Kanun’un 2/i maddesi çerçevesinde gerçekleşmiştir.”

“DEĞİŞEN TÜRKİYE’DEKİ HUKUK ANLAYIŞIDIR”

“Başbakanlığım döneminde rehberim hukuk ve şeffaflık, hassasiyetim milletin hakkını korumak olmuştur. Bu imza ile bir akrabaya ayrıcalık tanınmamış, özel bir şirkete kıyak geçilmemiş, yeni haksız zenginlik kapıları açılmamış, düne kadar ismi bilinmeyen kişilere rant dağıtılmamıştır. Devir işlemine imkân sağlayan yasalar da, atılan imzalar da değişmemiştir. Değişen Türkiye’deki hukuk anlayışıdır.”

“BUGÜN SES YÜKSELTME GÜNÜDÜR”

“İnandığım değerler uğruna her türlü siyasi mücadeleye hazır olduğumu aziz milletim bilmektedir. Siyasi mücadele verilecekse bunun adresi de bellidir, kişiler de bellidir, yeri de bellidir. İktidar kibri ile binlerce öğrencinin umudu ile oynanmasını, yüzlerce öğretim üyesinin maaşlarına el konulmasını, ülkemizin en mümtaz eğitim kurumlarından birinin tartışma konusu yapılmasını kabul etmek ise mümkün değildir. Siyasi partiler bir iddia ile ortaya çıkar, millete gider, seçmen de kimi doğru görüyorsa ona oy verir. Son 20 yıldır demokrasi diyenlerin geldiği nokta ibret vericidir. Yaşananlar bundan sonra ne tür hukuk garabetleri ile karşılaşılacağının, yargının ve basının ne tür amaçlarla kullanılacağının da işaretlerini vermektedir.

Bugün hak ve hukuk için ses yükseltme, buradayım deme günüdür. Haksızlıkların kalıcı olmadığını geçmişte bu ülkede toplum mühendisliği yapmak isteyenlerin düştüğü durum açıkça göstermektedir. Bu tarz kampanyalar ile Başbakanlık makamını, müşterek karar alan Bakanlar Kurulunu ve devlet geleneğini hedef alma çabasını ise milletimizin şaşmaz vicdanına havale ediyorum.”