Asıl adı Ahmet Hamdi Önal olan Ahmed Arif, 23 Nisan 1923'de Diyarbakır'ın Hançepek semtindeki Yağcı sokak 7 no'lu evde dünyaya geldi. Ahmed Arif'in doğduğu ev, geniş avlulu yazlık ve kışlık odaları bulunan klasik "Diyarbakır evleri”ndendi.
AHMED ARİF VE AİLESİ
Henüz 2 yaşındayken annesi Sâre'yi kaybetti. Kendisini büyüten Arife annesine ise hep saygı duydu. Ahmet Arif ailesini “Asıl adım Ahmed Önal, Ahmed Arif olarak bilinirim. Öz anamın adı Sayre, Kürt’tür. İki yaşındayken kaybettim onu, kardeşimin doğumu sırasında. Beni büyüten, emziren, yedirip içiren, eğiten Arife anamdır. Babam; Kerküklü Arif Hikmet, Kürt değildir. Rivayete göre, babamın büyük babası Rumeli’den göçmüş buralara. Bu üçünü de çok severim, hayatta laf söyletmem onlara” sözleriyle anlatır.
Ahmed Arif, babasının memur olması sebebiyle Diyarbakır’dan Siverek’e gitti. Ortaokulu Urfa’da, liseyi yatılı olarak Afyon’da okudu.
Ahmed Arif, çeşitli bölgelerde yaşaması sonucunda Arapça, Zazaca ve Kürtçe dillerine hakim oldu.
İlk şiiri 1940 yılında “Seçme Şiirler Demeti”nde, ikincisi de 1942’de “Millet dergisi”nde yayımlandı.
Ahmed Arif Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Felsefe Bölümünde okudu ancak 1951 ve 1952’de iki kez tutuklandığı için öğrenimini tamamlayamadı.
Uzun dönem TKP Ankara İl komitesi içinde çalıştı.
1967’de Aynur Hanım ile evlendi ve 1972’de oğlu Filinta dünyaya geldi.
TEK KİTABI ONLARCA BASKI YAPTI
Şiirlerinin toplandığı tek kitabı “Hasretinden Prangalar Eskittim” 1968'de yayımlandı. Tek kitabı, Türkiye'de en çok basılan kitaplar listesindedir.
Ahmed Arif, toplumcu gerçekçi şairlerimizdendir.
EMEĞİN ŞAİRİ
Arif aynı zamanda emeğin de şairidir. “Ahmed Arif; Abisi Olmak Halkının” kitabını kaleme alan Şeyhmus Diken Arif ile olan bir anısını şöyle anlatır:
“Kendi ile buluştuğumuzda kitabını bana imzaladığında bir cümle var. Kitabı imzalarken arka kapağını çevirip baktı. Sonra ‘Benim kitabını işçiler, emekçiler, ırgatlar, öğrenciler, yoksullar okur onlar için 1 lira çok paradır. Bu parayla insanlar gider öğlen karnını doyurur. Ben yayıncıya dedim bu kitaba zam yapma ama beni dinlemedi’ dedi. Böyle bir emek şairidir de aynı zamanda. Böyle okumak lazım.”
VE LEYLA ERBİL…
Ankara'dan Diyarbakır'a giden şair burada tuğla fabrikalarında çalışır.
Ahmed Arif’in en büyük aşkı Leyla Erbil’dir. Sonradan Leyla Erbil'e yazdığını öğrendiğimiz şiirlerin birçoğu Diyarbakır’da yazılmıştır.
Ve Leyla Erbil’e mektupları…
“Sabah gözlerimi sana açarım, akşam uykularımı senden alırım. Nereye, ne yana dönsem karşımda mutluluğun o harikulade baş dönmesini bulurum. Böyleyken gene de şükretmem halime; hergelelik, açgözlülük eder, seni üzerim. Aklıma gelmez ki seni usandırır, sana gına getiririm. Sana dert, sana ağırlık sana sıkıntı olurum, nemsin be? Sevgili, dost, yâr, arkadaş… Hepsi. En çok da en ilk de Leylâ’sın bana. Bir umudum, dünya gözüm, dikili ağacımsın. Uçan kuşum, akan suyumsun. Seni anlatabilmek seni. Ben cehennem çarklarından kurtuldum. Üşüyorum kapama gözlerini…”
Mektuplar, Leyla Erbil’in ölümünden sonra İş Bankası Kültür Yayınları tarafından Eylül 2013’de yayımlandı.
"EŞİTLİK İÇİN YAZDIM"
Büyük şair, Ankara'da yalnız yaşadığı evinde 2 Haziran 1991 tarihinde geçirdiği kalp krizi sonucu yaşamını yitirdi, arkasında tek kitabıyla büyük bir miras bırakarak...
“Asıl adım Ahmed Önal, Ahmed Arif olarak bilinirim. Yaşamım boyunca hakkı aradım; ezilenin ve güçsüzün yanında durdum. Memleketlilerim sömürülmesin, memleketlilerim kullanılmasın, memleketlilerim ölmesin diye konuştum. Eşitlik için yazdım, eşitlik için söyledim, eşitlik için dayak yedim, eşitlik için sövdüm. O günleri göremeyeceğimi bilsem de birilerine o günleri gösterebilmek için öldüm.”
Arif’in pek çok şiiri, sanatçılar tarafından da bestelenmiştir.
AHMET ARİF KİMDİR?
1927'de Diyarbakır'da doğdu, 2 Haziran 1991'de Ankara'da yaşamını yitirdi. Asıl adı Ahmet Önal. Ortaöğrenimini Diyarbakır Lisesi'nde tamamladı. Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi Felsefe Bölümü öğrencisiyken 1950'de Türk Ceza Yasası'nın 141. maddesine aykırı davranmak suçlamasıyla tutuklandı. 1952'de gizli örgüt kurma iddiasıyla yine tutuklandı. 2 yıl hapse hüküm giydi. Cezaevi günleri sona erince Ankara'ya yerleşti. Ankara'daki gazeteler ve dergilerde teknik işlerle uğraşarak yaşamını kazandı. Gazetecilikten emekliye ayrıldı.
İlk şiiri “Millet” dergisinde yayınlandı. Asıl sanatını ve kişiliğini 1948-1954 arasında Yeryüzü, Beraber, Seçilmiş Hikayeler, Yeni Ufuklar, Kaynak dergilerinde yayınlanan şiirleriyle ortaya koydu. Ardından uzun bir suskunluk dönemine girdi.
1968'de tek kitabı olan “Hasretinden Prangalar Eskittim” yayınlanınca, çok büyük bir yankı uyandırdı. Kitap yayınlanmasından sonraki 12 yılda 18 baskı yaptı. Orhan Veli'nin etkisinin sürdüğü bir dönemde şiire başlayan Ahmet Arif, Nâzım Hikmet'in açtığı yolda yürüdü. Ondan aldığı şiirselliği bir Anadolu duyarlılığı ve özlemiyle genişletti. Şiiri çoğunlukla türkülere dayalı görünse de halk kaynaklarının olanaklarını, türkülerin ötesinde aradı.
Günümüz şiirini de büyük ölçüde etkiledi. Şiirinde ritmin büyük yeri vardır. Ama onda ritim sese değil söze dayandığından daha derinlere inerek büyük bir lirizmin kaynağı olur. Doğu Anadolu insan malzemesini bu lirizmin içinde yoğurarak gerçekçi şiirdeki didaktizm tehlikesini aşmayı bildi. Özellikle imge konusunda yaptığı sıçramayla genç şairlere örnek oldu.
Gazete ve dergilerde yayınlanan düzyazılarıyla da 1950 kuşağı olarak anılan şair ve yazarların büyük bölümünde izler bıraktı. Şiirlerinin çoğu bestelendi.
Ankara'da yalnız yaşadığı evinde 2 Haziran 1991 tarihinde geçirdiği kalp krizi sonucu yaşamını yitirdi.