BIST 100 9.550 DOLAR 34,53 EURO 36,19 ALTIN 2.966,93
3° İstanbul
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyon
  • Ağrı
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkari
  • Hatay
  • Isparta
  • İçel
  • İstanbul
  • İzmir
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • Kmaraş
  • Mardin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Şanlıurfa
  • Uşak
  • Van
  • Yozgat
  • Zonguldak
  • Aksaray
  • Bayburt
  • Karaman
  • Kırıkkale
  • Batman
  • Şırnak
  • Bartın
  • Ardahan
  • Iğdır
  • Yalova
  • Karabük
  • Kilis
  • Osmaniye
  • Düzce

Adnan Bulut havuz medyasındaki 'çamuru', 'Alo Fatih'leri anlattı!

Adnan Bulut havuz medyasındaki 'çamuru', 'Alo Fatih'leri anlattı!

KRT TV Genel Müdürü gazeteci Adnan Bulut, Zafer Arapkirli’nin sunduğu KRT TV Akşam Haberleri'nde medya - siyaset ilişkisi ve ana akım medya hakkında değerlendirmelerde bulundu. 

AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın sarf ettiği, “Siyasetçinin medyayı kontrol altında tutmak istemesi de medyanın siyasetçiyi yönetmeye kalkması da yanlıştır” sözlerini değerlendiren KRT Tv Genel Müdürü gazeteci Adnan Bulut, “Bu lafları duyduğuma şaşırmadım. 2002 yılından beri medya ve gazeteciler üzerine kurulan baskı Türkiye’nin fikren çölleşmesi, insanların kendilerini özgürce ifade edememesi, gazetecilerin editoryal özgürlüklerinin elinden alınması artık Türkiye’de çok kanıksandığı için sayın Cumhurbaşkanının sözlerine çok şaşırmış gibi davranamıyorum. 2002’den beri medya kuruluşlarını 'Alo Fatih'ler yönetiyor. Medya kuruluşlarına parti müfettişleri yerleştirildi. Bu müfettişleri aracılığıyla medya kuruluşlarında kimlerin konuşacağına, kimlerin yazacağına, kimlerin ekrana çıkarılacağına ve nelerin yapılacağına karar veriliyor. Onlar da belli merkezlere bağlılar. Onlara telefonlar geliyor. Hangi haberin çıkarılacağına, hangi haberin çıkarılmayacağına bu şekilde etki ediliyor. Tartışma programlarına katılan kişiler de WhatsApp aracılığıyla bu parti müfettişleri tarafından yönlendiriliyor. Türkiye’de basın özgürlüğü ne yazık ki bu durumda” dedi.

“AKP’NİN ZENGİNLEŞTİRDİKLERİ MEDYAYI FONLUYOR”

Erdoğan’ın “Herkes kendi işini yaptığı, bunu da kurallar dahilinde ve şeffaf bir şekilde yürüttüğü zaman her şey çok daha sağlıklı yürüyecektir” sözlerini de değerlendiren Bulut, “2002’den bu zamana medya el değiştirdi. Merkez medyayı, AKP döneminde zenginleştirilen bir takım insanlar yönetiyor. Bunlar bir fon oluşturmuşlar. Otoyol ve havaalanı gibi bütün ihaleleri bu kişiler alıyor. Bir süre sonra AKP tarafından bu isimlere ‘şu medya organlarını sen alacaksın ve fonlayacaksın’ deniliyor.

“2002’DEN 2020’YE MEDYA EL DEĞİŞTİRDİ”

Açık açık söyleyelim Turkuaz- Sabah grubu 2002’den beri en az 3-4 kez el değiştirdi. İşte o zaman orası gazete ve TV olmaktan çıkıyor. Orada bir editöryal bağımsızlıktan söz edebilir miyiz? Havuz medyasına Demirören grubu da dahil oldu. Ancak artık o yayınların insanlar üzerinde bir kıymeti kalmadı. Ben izlemiyorum ve de o kurumların izlenmemesi gerektiğini düşünüyorum. Dün akşam sosyal medyada gördüğüm kadarıyla da yine o kurumlardan birinde rezilce bir yayın yapılmış” diye konuştu.

“32 YILLIK GAZETECİYİM NE TAYYAREYE NE SARAY’A DAVET EDİLDİM”

Cumhurbaşkanının uçağına ve sarayına davet edilen ana akımdaki isimlerin ülke meseleleri konusunda bilgilendirilmesini ya da yönlendirilmesini de eleştiren Adnan Bulut, “32 yıllık mesleki tecrübem var. Ne bu tayyarelere davet edildim, ne de Saray’a davet edildim. Davet edile edile DGM’ye Zekeriya Öz’ün odasına davet edildim. Dediler ki ‘Sen teröristmişsin’. Ergenekon diye bir örgüt çıkardılar. ‘Yok ben gazeteciyim’ dedim. O dönem benim gibi özgürce gazetecilik yapmak isteyenleri bir şekilde yaftaladılar. Benim ve diğer gazetecilerin görüntülerini de bu havuz medyası sayfalarına ve ekranlarına taşıyarak korku saldılar. Bu işi de Fethullahçılarla birlikte yaptılar. 2008 yılında parmak salladılar ‘Sonunuz bunlar gibi olur. Sonunuz Mustafa Balbay gibi olur. Sonunuz 6 yıl yatan Tuncay Özkan gibi olur’ diye. Meslektaşlarımızı iyice sindirdiler. Bir kısmı direnmeye ve tutunmaya çalıştı. Onların da binlercesi meslekten tasfiye ettirildi. Binlerce gazeteci şu anda işsiz durumda.

“TOPLUMA SOLUK ALDIRMAYA ÇALIŞIYORUZ”

Şu anda o medya kuruluşlarında yaptığı işin doğru olduğunu sanan gazeteciler çalışıyor. Gerçek gazeteciliğin yapıldığı dönemden habersizler. Çölleşen medya içerisinde nefes almaya çalışan birkaç kuruluş var. KRT gibi birkaç televizyon, gazete ve internet sitesi var. Kıt kanaat imkanlarla yaşamaya çalışıyoruz. Topluma soluk aldırmaya çalışıyoruz. Bizler olmasak şu anda medyanın ve Türkiye’nin üzerinde dehşet bir karartma uygulanıyor.

“TÜRK MEDYASI REKLAM PASTASINI YÖNETENLER TARAFINDAN DİZAYN EDİLİYOR”

Bizim gibi kurumlara reklam verilmemesi için de çaba sarf ediliyor. Bizler bunu KanalTürk’te yaşadık. Şimdi de Türk medyasının tamamı reklam pastasını yönetenler tarafından dizayn ediliyor. Kısaca ‘Sana parayı veriyorum ama Zafer Arapkirli’yi konuşturmayacaksın’ diyorlar mesela. ‘Adnan Bulut orada yöneticilik yapmayacak’ diyorlar. Özgürce konuk listesi de yapmıyorlar.

“HAVUZ MEDYASI DEDİĞİMİZ ÇAMUR MEDYASI”

Havuz medyası dediğimiz o medya çamur havuzudur. Çamurun içinde debelendikçe debeleniyorlar. Ben oraya konuk olarak iyi niyetle giden insanlara da sesleniyorum. Malzeme vermeyin. Gidiyorsunuz, hakaret ve tehdit ediyorlar. Dün mesela meslektaşımız demeye utanıyorum. İBB Başkanı İmamoğlu için akla hayale sığmayacak bir cümle kullandı. O ortamda bulunulur mu? O ortamda tartışılır mı?” dedi.

CNN Türk canlı yayınında Hande Fırat’ın sunduğu Gece Görüşü programında gazeteci Necdet Saraç ve bir dönem Bahçeli’nin danışmalığını yapan Metin Özkan arasındaki tartışmada Özkan’ın sarf ettiği “Kötü kayarım” sözlerine de sert tepki gösteren Bulut, sözlerini şöyle tamamladı: “Akıl, fikir ve bilim yok. Hiçbir şey yok. Çirkeflik var. Bunları izlemeyeceksiniz, bundan başka seçenek yok. Bu programlara katılmayacaksınız. Bu programlara malzeme olmayacaksınız.
Oraya tartışmaya gidenler de gerçeği halka sunmalı. Gittiğinde aklı kör insanlara maruz kalıyorlar. İzleyicilere tavsiyem çamur medyasından uzak dursunlar. KRT’de her akşam çok güzel ve seviyeli tartışma programları var. Sadece KRT izlensin demiyorum. İzleyici temiz ekranı arayıp bulsun ve onları izlesin. Bu düzeysizliğe, bu iğfal edilen medyaya prim vermesinler.”

İşte Adnan Bulut'un o açıklamaları: