Dilipak’ın yazısının ilgili bölümü şöyle:
‘Allah’ı ve ‘Ahiret günü’nü unuttuk sanki. Ormanlar yanarsa ağaç dikeriz, yanan evlerin yerine TOKİ daha iyisini yapar, evlerini yeni mobilyalar ve beyaz eşyalarla donatırız. Söylememiz gerekenler bunlardan ibaret mi?
Tamam, bunları yapalım da, sanırım başka bir şeyi ıskalıyoruz. Başımıza gelen bu felaketlerin bir sebebi olmalı ve bizim bu süreçte yapmamız gerekenler, yani sorumluluklarımız.
Sınıfta kaldık, sınıfta!
Al sana Suriyeliler, Afganistanlılar, Somalililer.
20 yıldır iktidarız. Suriye gerçeğini gençlere anlatamadık. Onlar Suriye gerçeğini ‘göçmen’den ibaret sanıyorlar. 100 yıl önce tek devlet olduğumuzu bilmiyorlar. Sınırın bu yanı ile öbür yanının aynı olduğunun da farkında değiller. Torosların güneyinin ‘Haleb’e bağlı olduğunu da bilmez çoğu kimse.
Kur’an’a bakan var mı, kitap ‘yurtlarından çıkartılanlar’ hakkında. Ya da hani ‘yolda kalmışlar, dullar, yetimler, yoksullar’ Allah’ın emaneti idi. Eğer biz onlar için bir iyilik yaparsak, Allah o şeyin karşılığını bize on katı, 100 katı, hatta 700 katı ile geri verecekti. Hani bu ‘Allah’a borç vermek’ti. Hani ‘bir sadaka bin musibeti def ederdi’.
Siyasiler ve toplum olarak kaçtığımızı sandığımız şeye doğru koşuyoruz."
Yazının tamamını okumak için tıklayın