5 kez müebbet, 4 kez de 13 yıldan 20 yıla kadar hapis cezası istemiyle yargılanan Mustafa Duran ifadesinde, "Yazın ayrı, kışın ayrı bir kişiliğim var. Özellikle sıcak aylarda, içine cin kaçmış gibi oluyorum. Kısa süre sonra pişman olup, özür diliyorum. Gayem evliliğimi sıkıntıya sokan ve bu duruma gelmemize neden olan Bekir'i öldürmekti" dedi. Mahkeme heyeti, Duran'ın tutukluluk halinin devamına karar verip, duruşmayı erteledi.
Nazilli'de, Tülin Duran iddiaya göre, 1,5 yıl önce annesinden miras kalan evin tapusunu, ağabeyi Birol Karakılıç'a (49) devredip, bankadan 62 bin TL kredi çektirdi. Krediyle de Hürriyet Caddesi'nde depo kiralayıp, dayanıklı plastik mutfak eşyaları satışı işine başladı. Galericilik yaparken iflas eden ardından da bir firmada pazarlamacı olarak işe giren Tülin Duran'ın eşi Mustafa Duran da para verip, mutfak eşyaları işine ortak oldu. Birlikte çalışan çift arasında bir süre sonra anlaşmazlık çıktı. Tülin Duran, daha sonradan Duran olan soyadını değiştiren kızı Tuğçe Karakılıç'ı (25) da alıp ağabeylerinin yaşadığı, ölen annesine ait İstiklal Mahallesi'ndeki müstakil eve yerleşti ve Mustafa Duran'a boşanma davası açtı.
İKİ POMPALI TÜFEKLE KATLİAM
Eşinin boşanma davası açtığını öğrenen Mustafa Duran, 20 Temmuz 2018'de saat 20.30 sıralarında, 09 RG 745 plakalı hafif ticari aracıyla, eşi ve kayınbiraderlerinin yaşadığı eve geldi. Aracını evin yakınına park eden Duran, arka koltuktaki 2 pompalı tüfeği alıp, evi bastı. Bahçede yemek yiyen eşi Tülin Duran, kızı Tuğçe Karakılıç, kayınbiraderleri Birol Karakılıç (50) ve Bekir Cihan Karakılıç (45), eşleri Serpil Karakılıç (43) ve Emine Özlem Karakılıç (45) ile yeğen Şükran Karakılıç (25) ve komşular Filiz Kahya (38) ile Mehmet Kahya'ya (41) rastgele ateş açıp, kaçtı. Birol Karakılıç, Bekir Cihan Karakılıç, Emine Özlem Karakılıç ile Filiz Kahya ve Mehmet Kahya yaşamını yitirdi. Tülin Duran ve kızının aralarında bulunduğu 4 kişi ise yaralandı. Mustafa Duran ertesi sabah, Nazilli Emniyet Müdürlüğü'ne gidip, teslim oldu. Sevk edildiği adliyede çıkarıldığı mahkemece tutuklanan Duran hakkında, 'tasarlayarak öldürme' ve 'akrabayı kasten öldürme suçlarından' 5 kez ağırlaştırımış müebbet hapis, 'eşini öldürmeye teşebbüs' ve 'silahla yaralama' suçlarından 4 kez 13 yıldan 20 yıla kadar hapis istemiyle Nazilli Ağır Ceza Mahkemesi'nde dava açıldı. 11 Ekim 2019'da görülmeye başlanan davanın ilk duruşmasında Duran, susma hakkını kullandı. Davanın 2'nci duruşması ise 20 Aralık Cuma günü görüldü. Duruşmaya tutuklu sanık Mustafa Duran, müştekiler Ayşe Avdan, Güner Kahya, Serpil Karakılıç, Şükran Karakılıç ve Yusuf Karakılıç ile tanıklar Kadriye Ertürk, Tuğçe Ertürk ve Emine Ertürk ile tarafların avukatları katıldı.
'YAZIN AYRI, KIŞIN AYRIYIM, İÇİNE CİN KAÇMIŞ GİBİ OLUYORUM'
Sanık Mustafa Duran, bu defa ifadesini verdi. Duran, ifadesinde babasını kastederek, "Ben de onun gibi asabiyim. Yazın ayrı, kışın ayrı bir kişiliğim var. Özellikle sıcak aylarda, hani filmlerde derler ya 'İçine şeytan kaçmış'. İşte, ben de yaz aylarında içine cin kaçmış gibi oluyorum. Tabii kendim de yaptıklarımdan mutsuz oluyor, kısa süre sonra pişman olup, özür diliyorum. Olay günü deponun önüne geldiğimde kapıyı açamadım ve kepengin kırılmış olduğunu fark ettim. Aralıktan kız kardeşim içeri girdi ve sert plastik mutfak eşyalarının olmadığını söyledi. Kız kardeşimle kaynım Birol'un evine gittik. Zile bastım aşağıya inmesini söyledim. Ancak, inmedi. Daha sonra bahçe tarafına geçtik. Kamyonda sert plastik mutfak malzemeleri olduğunu gördük. bahçede 2 kamyon dolusu kadar bu malzemelerden vardı. Polise gidip, şikayetçi olduk. O benden şikayetçi oldu. Ben de kendimden" dedi.
'EVE GİREMEYİNCE ÇOK SİNİRLENDİM, EV BENİM KIRMIZI ÇİZGİM'
Duran, ifadesini şöyle sürdürdü:
"Depoda zeytinyağlarım vardı. Onlar da çalınmasın diye Direcik'teki annemin evine götürdüm. Tek başıma yüklediğim için üstüm başım yağ içindeydi. Üzerimi değiştirmek ve banyo etmek için eve gittim ancak kapıyı açamadım. Evin kilidinin değiştirildiğini fark ettim. Kendim çok zor şartlar altında kazanarak aldığım eve giremeyince çok sinirlendim. O ev, benim kırmızı çizgim gibiydi. Otomobilime binip, yola çıktım. Yolda, doktorun verdiği ilaçlardan 4-5 tane kalmıştı hepsini içtim. Yola çıktım ama nereye gittiğimi bilmiyordum. Atça'ya geldiğimi fark ettim. Mehmet Kızılaslan, Atça'da oturuyordu onun yanına geçtim. Kendisi yoktu. Aradım, eve doğru geldiğini belirtti. 'Anahtarın yerini biliyorsun, al, gir içeri' dedi. Ancak, girmeyip, kapının önünde kendisini beklerken Filiz Kahya'nın Facebook sayfasına baktım. Orada paylaştıkları fotoğrafta, coşkularını gördüm. Bir hareket yapmışlar ve bu hareketi üstüme alındım. Bu sırada Mehmet geldi. Eve girdim ve hemen yüzümü yıkadım. Kendisi ile karpuz yedik, daha sonra ve gideceğimi söyleyip, oradan ayrıldım. Kayınvalidemin evinin oradan geçerken yavaşladım ve oradaki curcunayı gördüm. Herkes oradaydı. İsabeyli'deki kahvehanenin olduğu yerden geri dönüş yaptım. Olay yerinin dibindeki balıkçı lokantasının bulunduğu yere gelince otomobili durdurdum. Otomobilin içinde Direcik'te bir çobandan aldığım iki otomatik tüfek vardı, onları doldurdum."
'HEDEFİMDE BEKİR'İ ÖLDÜRMEK VARDI'
"Gayem evliliğimi sıkıntıya sokan ve bu duruma gelmemize neden olan Bekir'i öldürmekti" diyen Duran ifadesine şöyle devam etti:
"Bunu zaten herkese söylemiştim. Kapının önünde eğer Bekir olsaydı 2 el ateş edip gidecektim. Evin girişini komple kapatmışlardı. Geçecek bir yer yoktu. İçeri girince kimsenin suratını görmedim. Mehmet Kahya'yı tişörtünden tanıtım. Hiç aklımda yokken Mehmet Kahya'ya orada ateş ettim. Eşi olan Filiz Kınık Kahya ayakta dolaşıyordu, en uzakta o vardı. Ona da ateş ettim. İlk kez onun yüzünü gördüm. Bu arada bulunduğum yerden hiç kimsenin yüzü görünmüyordu. Yanıma bir anda küçük kaynım Birol geldi ve tüfeğin namlusundan tuttu. Birol, 'Ağabey yapma' diye bağırıyordu, iki üç kez tüfeği çekmeye çalıştım. Ancak, başaramayınca, iki elimle birden çektim. Bu sırada tüfek bir anda ateş aldı ve Birol bir karış mesafeden vuruldu. Birol yere yatıp kaldı. Bekir'i aradım ancak yoktu. Sesi geliyordu ve sesin olduğu yöne doğru birkaç el ateş ettim. Sonra baktığımda, Bekir başının üzerinde bir sandalye ile üzerime doğru bana vurmak için geliyordu. O anda onun da yüzünü gördüm ve ona kızgınlığımdan dolayı 3 el ateş ettim. Bekir'in düştüğünü görünce döndüm gittim. Kızım, eşim ve diğerlerinin yaralandığını görmedim. Oradan hızlı bir şekilde ayrıldım. Olay yerinde ateş ederken 1-2 kişi hariç kimseyi görmedim. Halil Utku Kahya'yı da görmedim. Halil Utku Kahya, karşıma çıkıp, 'Beni neden annesiz, babasız bıraktın?' dese, cevap verebilirim ama Özlem'in çocukları bana sorsa hiçbir cevap veremem. İçeride 1 yıldır bunun cevabını ben de bulamadım. Olayda kaç el ateş ettiğimi bilmiyorum."
'SÜREKLİ ŞİDDET VE BASKI GÖRDÜM, BANA BOŞANAMAZSIN DİYORDU'
Tanık olarak dinlenen Tülin Duran ise ifadesinde, evlendikleri günden bu yana, eşi Mustafa Duran'dan sürekli olarak psikolojik baskı ve şiddet gördüğünü belirtip, "Mustafa, baskın bir karakterdi. Bana, 'Boşanamazsın' diyordu. Ben kendisinden daha önce boşanmak istediğimi söylediğimde beni bağ evine götürüp darbetti. Başıma tüfek dayayıp 'Seni de öldürür, kendimi de öldürürüm' dedi. Bundan dolayı çok korkuyordum. Plastik mutfak eşyaları işine kendi harçlıklarım ve kazandığım paralarla başladım. Yavaş yavaş işler güzel gidince işi büyütmek için annem ve ağabeyimden borç alarak geliştirdim. Kızıma arabayı işlerden kazandığım parayla 15 bin TL'ye aldım. Bundan kendisinin haberi vardı. Kızımın okul masraflarını da ben karşılıyordum. Kızımın son otomobilini de o arabanın satılan parası ve annemden kalan 80 bin TL'lik mirası ekleyerek aldık. Bayram günü, gece beni evden kovarken, 'Herkesi öldürürüm, 5-6 kişiyi senle beraber gönderirim' diye tehdit etti. Özlem Tokel ve Mehmet Kızılaslan ile bize haber göndererek 'Eve gelsin, yoksa öldürürüz' diye tehditlerde bulundu. Biz de bunun üzerine şikayette bulunduk" dedi.
'AĞABEYLERİNİ ÖLDÜRÜRÜM, VEBALİ SANA KALIR'
"Ev bize tahsis edilmesine rağmen giremiyorduk" diyen Tülin Duran ifadesine şöyle devam etti:
"Kızımla Kuşadası'na arkadaşlarının evine gittik. Beni önce Müjdat Duran daha sonra Mehmet Kızılaslan aradı ve kendimize dikkat etmemiz gerektiğini, eve dönmemiz gerektiğini söyleyerek baskı yaptı. Daha sonra Mustafa beni aradı, "Ağabeylerini öldürürüm, vebali senin üstüne olur' dedi. Ancak ben yine dönmedim. Yaşamamızı devam ettirmek için çalışmam gerekiyordu, depoya gidip çilingirle kapıyı açıp, eşyalarımı aldım. Kendisine ait yağları orada bıraktım. Ertesi gün bahçe evimize 2 polisle geldi. Biz evraklarımızı sunduk, faturalarımızı gösterdik. Kendisi polislerin yanında ağabeyimi tehdit etti. Polislerin yanında 'Sizin suyunuz iyice ısındı' dedi. Ağabeyim polislere Mustafa'nın uzaklaştırma kararı olduğunu söyleyerek şikayetçi oldu. İfademiz sırasında polisler evin bana tahsis edildiğini, girebileceğimi söyledi. Polislerin önerisi ile evin kilidini değiştirdim ama eve gitmedim. Beni arayarak öldüreceğini söyledi ama bunu yapacağını düşünmüyordum. Yıllarca bana işkence yaptı ama son olarak bunu yapacağına inanamıyordum. Kendisinden şikayetçiyim. Adaletinize sığınıyorum."
'SANIK BABAM OLUR ANCAK ONU HİÇ SEVMEDİM'
Tuğçenur Karakılıç ise 'Duran olan soyadını değiştirdiğini belirtip, "Mustafa Duran, babam olur. Ancak, küçüklükten bu yana ben onu hiç sevmedim. Sürekli anneme şiddet uygulardı. Beni de dövmek istediğinde ise annem araya girer, beni korurdu. Olaydan önce annem KKTC'ye benim yanıma gelmişti. Bana evi terk ettiğini, boşanmak istediğini ancak babamın sürekli tehdit ettiğini ve dayımları öldürmek istediğini söyledi. Annemle birlikte bir hafta sonra Nazilli'ye döndük. Uzun zamandır babamla konuşmuyordum. Çünkü, aradığımda yüzüme sürekli olarak telefonu kapatıyordu. KKTC'den önünce dayımın evine gittik. Geçimimizi sağlamak için, annemin emekleriyle almış olduğu, beni okuturken kazandığı eşyaları almak için depoya gittik. Depodaki eşyaları aldıktan sonra ertesi gün de evin kilidini değiştirdik ama evde kalmayıp bahçe evine yemeğe gittik. Divanda oturarak yemek yediğim sırada babam içeri girerek hepimize doğru ateş etti. Ben de yaralandım. Daha sonra bir süre komada kaldım. O gece silah sesinden başka bir şey duymadım" dedi.
TUTUKLULUK HALİNİN DEVAMINA KARAR VERİLDİ, OLAY YERİNDE KEŞİF YAPILACAK
Müştekiler Ayşe Avdan, Güner Kahya, Serpil Karakılıç, Şükran Karakılıç ve Yusuf Karakılıç olay gecesini anlatırken, sanık Mustafa Duran'dan şikayetçi olduklarını dile getirdi. Tanıklar Kadriye Ertürk, Tuğçe Ertürk ve Emine Ertürk ise Kuşadası'nda tanık oldukları telefon konuşmasını anlatarak Mustafa Duran'ın tehdit içeren sözlerini anlattı. Tülin Duran'ın yaşadığı panik ve korkuyu anlatan Ertürk Ailesi, aile dostları oldukları Tülin Duran'ın şiddet mağduru olduğunu bildiklerini ifade etti.
Sanık, müşteki ve tanık ifadelerinin dinlenmesinin ardından mahkeme heyeti, sanık Mustafa Duran'ın tutukluluk halinin devamına karar verip, duruşmayı erteledi.
Mahkeme heyeti ayrıca, duruşmaya gelmeyen 5 tanığın bir sonraki duruşmaya polis zoruyla getirilmelerine, 3 yeni tanık için müzekkere yazılmasına ve sanık avukatı Mehmet Erşan Esen tarafından suç unsurlarının tespiti amacıyla olay mahallinde 31 Ocak 2020 günü keşif yapılması talebini de kabul etti.