Son açıklanan sayılara göre, koronavirüs nedeniyle 277 kişinin hayatını kaybettiği, 15 bin 679 vakanın bulunduğu Türkiye'de 300 hekim, koronavirüs ile ilgili ortak açıklama yayımlayarak çağrıda bulundu.
Salgının Türkiye’deki yayılmasıyla Almanya, İtalya, İspanya gibi ülkeleri kıyaslayan hekimler, "Hastalanma oranını yavaşlatabilmek, zaten normalde var olan hastalara ilave salgın hasta yükünü zamana yayabilmek çok ama çok yaşamsaldır. Hasta sayısı, hastanelerin “hasta bakabilme kapasitesi”nin içinde kaldığı ölçüde daha çok sayıda insan hayatı kurtarılabilecektir." dedi.
Mümkün olduğu kadar fazla sayıda test yaparak enfekte olanların ve temas ettiklerinin bulunması gerektiğini belirten hekimler, "Devletçe bugün ve gelecek güvencesi temin edilerek yaş grubu sınırlandırması olmaksızın bir süreliğine herkesin evde kalması sağlanmalıdır" ifadelerini kullandı.
"Sağlık hizmetlerinin önündeki her türlü parasal engel kaldırılmalı" diyen hekimler, "Sağlık çalışanlarının çalışma sırasında kendilerini bulaştan koruyabilmeleri için gerekli tıbbi malzemenin eksikliğini hissetmemeleri zorunludur" dedi.
Hekimlerin ortak çağrısı şöyle:
Covid-19 salgınında ülkemizde de hastalananların ve kaybettiklerimizin sayısı hızla artıyor.
Ülkemizdeki artışın hızı bilinen örnekler içinde -ne yazık ki- daha çok İtalya ve İspanya’ya benziyor. Almanya ise görece başarılı gözüken bir örnek oluşturuyor. Almanya, ülkesinde hastalığın ilk başladığı dönemde İtalya’dan 17, İspanya’dan 8 gün geride görünürken 29 Mart 2020 tarihinde ölüm oranı diğer iki ülkeye göre yavaşlamış durumda. Almanya’nın nüfusu çok daha fazla olmasına rağmen iki tedbir sayesinde İtalya’dan 17 gün sonra Almanya’daki ölüm sayısı 1016 yerine 541‘de kaldı, İspanya’da ise bu sayı 1381‘di.
Çünkü Almanya gecikmeden daha sıkı önlemlere başvurdu ve çok daha fazla insana test yaptı. Hem sağlıklı görünen ama virüsle enfekte kişilerin hem de testle hasta olduğu tespit edilenlerin diğer kişilerle temas riskini sıkı önlemler uygulayarak daha aza indirdi.
Hastalanma oranını yavaşlatabilmek, zaten normalde var olan hastalara ilave salgın hasta yükünü zamana yayabilmek çok ama çok yaşamsaldır. Hasta sayısı, hastanelerin “hasta bakabilme kapasitesi”nin içinde kaldığı ölçüde daha çok sayıda insan hayatı kurtarılabilecektir.
Türkiye, 29 Mart itibariyle kaybedilen hasta sayısı bakımından (131 kayıp); 23 Mart’taki Almanya’nın hizasındadır (123 ölüm). İtalya’dan 24 gün (5 Mart-148 ölüm), İspanyadan ise 16 gün (13 Mart- 133 ölüm) gerideyiz.
Bu ülkelerle ülkemiz arasındaki “gün farkları” çok değerlidir.
Türkiye’de uzun yıllardır görev yapmış, halen yapmakta ve bundan sonra da yapacak olan hekimler olarak bizler, okuduğumuz tabloyu ve öncelikli önerilerimizi yetkililerle ve kamuoyuyla paylaşmayı yurttaşlarımızın esenliği için üzerimize düşen sorumluluğun bir gereği olarak görmekteyiz:
DAHA FAZLA TEST YAPILMALI
Salgınla mücadeleyi iyi yöneten ülkelerden alacağımız en önemli derslerden birinin mümkün olduğu kadar fazla sayıda test yaparak enfekte olanların ve temas ettiklerinin bulunması ve sağlıklı bireylerden ayrılması olduğu anlaşılmaktadır.
HERKESİN EVDE KALMASI SAĞLANMALI
Özellikle ve başta hasta yoğunluğunun yüksek olduğu şehirlerimizde temas sıklığını, yani bulaş riskini azaltacak tedbirleri güçlendirmek gerekir. Salgının büyümesine yol açan en önemli faktör “dolaşan nüfus”tur. O nedenle, devletçe bugün ve gelecek güvencesi temin edilerek yaş grubu sınırlandırması olmaksızın bir süreliğine herkesin evde kalması sağlanmalıdır.
TEMEL İHTİYAÇLARI ÜRETENLER VE DAĞITANLAR İÇİN TEDBİRLER ALINMALI
Ev içinde hayatı sürdürmek için gerekli temel ihtiyaçların üretiminde, dağıtımında çalışanlar veya kesintiye uğratılmasının mümkün olmadığı hizmetlerde çalışanların, birbirlerine ve ev halkına bulaş riskini asgariye indirecek tedbirler alınarak çalıştırılması sağlanmalıdır.
SAĞLIK HİZMETLERİNDEKİ PARASAL ENGEL KALDIRILMALI
Herkesin salgından korunabilmesi ve bütün bireylere etkin bir tedavinin sağlanabilmesi bireyin olduğu kadar toplumun da ihtiyacıdır. Sağlık hizmetlerinin önündeki her türlü parasal engel kaldırılmalı, özel sağlık kuruluşları dahil her türlü sağlık hizmetinden katkı-katılım payı en azından pandemi döneminde alınmamalıdır.
SAĞLIK ÇALIŞANLARI TIBBİ MALZEME EKSİKLİĞİ HİSSETMEMELİ
Diğer taraftan; başka ülkelerin deneyimleri, salgında hastalanma ve kaybedilme riskinin en yüksek olduğu grubun sağlık çalışanları olduğunu göstermektedir. Henüz salgının yükselme eğrisinin başlarında bulunduğumuz halde bile sağlık çalışanlarımızın yükünün hızla artmakta olduğu ve birçok sağlık çalışanının hastalandığı bilinmektedir. Önümüzdeki dönemde yoğunluk giderek artacaktır. Sağlık çalışanlarının bu bulaşıcı hastalıkla mücadele ederken kendilerini koruyabilmeleri, hasta bakarken bakılacak hasta olmamaları gerekir. Sağlık çalışanlarının çalışma sırasında kendilerini bulaştan koruyabilmeleri için gerekli tıbbi malzemenin eksikliğini hissetmemeleri zorunludur. Bu malzemeler bulunamadıkça ya hasta hizmeti aksayacak ya da sağlık çalışanları kaybedilecektir. İkisinin de çok sayıda dünya örneğini acıyla görmüş bulunmaktayız.
Covid-19 salgınıyla sahada, masada aktif olarak mücadele eden herkese kuvvet diler, halkımızı bu çetin süreçte bulaşı en aza indirmek yönünde alınan tedbirlere, çağrılara uymaya davet ederiz."
Çağrı metnine imza veren hekimler şöyle: