Çorlu’da 25 kişinin yaşamını yitirdiği tren faciası davasında ikinci duruşma ‘Halk Eğitim Merkezi’nde görülüyor. İfadesi alınan sanıklardan Demiryolu Bakım Müdürü Turgut Kurt, "2000’li yıllardan sonra yol bekçilerinden vazgeçildi. Yol kontrol bekçimiz o zamanda yoktu, şimdi de yok. Türkiye’de bütün her yerde kaldırıldı. Her yer anı sorunla uğraşıyor" dedi.
Duruşma öncesi aileler duruşmanın görüleceği Çorlu Halk Eğitim Merkezi'ne bir yürüyüş gerçekleştirerek, "Hak, hukuk, adalet; kaza değil, cinayet" sloganı attı. Aileler, "Unutmadık, unutmayacağız", "Adalet istiyoruz" pankartları açtı.
Yaşamını yitirenlerin yakınları ile kazada yaralananlar ikinci duruşma öncesinde Santral Parkı’nda toplandı. Yaşamını yitirenlerin fotoğrafları ve kazanın ardından kalan kıyafetlerini taşıyan aileler, ölen 25 kişinin adını tek tek anarak ve “Hak hukuk adalet kaza değil cinayet” ve “Çorlu’nun hesabı sorulacak”, “Adalet istiyoruz” sloganları eşliğinde yürüdü. Polisin güvenlik koridoru oluşturduğu yürüyüş güzergahında çevredekiler alkışlarıyla ailelere destek oldu.
‘KOLTUKLARI ÇOK RAHAT AMA ADALET HEPİMİZE LAZIM OLACAK’
Çorlu’daki faciada oğlu Oğuz Arda Sel’i kaybeden Mısra Öz Sel, duruşma öncesi yaptığı konuşmada, “Davanın bir yıl sonra başlaması insanlarımıza verilen değerin göstergesidir. Biz sorumluluğu bulunan herkesin adaletin karşısına çıkmasını istiyoruz. Başka canların yanmaması adına mücadele edeceğiz. Adalet rayların altında kalmasın” dedi.
Kazada hem anne hem de babasını kaybeden İsmail Kartal ise, “Gerçekleri gizleyen adalet sistemimiz var. Gerçekler gün yüzüne çıkarılmaya mahkumlar. Adalet saraylarınız yerin altında kalsın. Bu çocukların hakkını ödeyemeyeceksiniz. Genel müdürleriniz, ulaştırma bakanları sizler de suçlu olduğunuzu biliyorsunuz. Bu bir yıllık, üç yıllık dava değil, hayatımın sonuna kadar bu davanın peşini bırakmayacağım. Dört kişinin sorumlu olduğuna sizler de inanmıyorsunuz. Koltuklarınız çok rahat ama o adalet hepimize lazım olacak” diye konuştu.
Kazada kızı Bihter Bilgin’i kaybeden Zeliha Bilgin ise, “25 can için kanımızın son damlasına kadar mücadele edeceğiz. Adalet size de lazım olursa bizleri daha iyi anlayacaksınız. Adalet rayların altında kalmasın istiyoruz” dedi.
‘BAHÇEDE KİMLİK KONTROLÜ YAPILAMAZ’
Duruşma salonuna giriş öncesinde mahkeme heyeti kimliklerini iletmeyenlerin duruşmaya alınmayacağını mübaşir aracılığıyla duyurdu. Mağdur avukatları bu karara itiraz ettiklerini ve buna ilişkin mahkemenin karar vermediğini ifade etti.
Avukat Gökmen Yeşil, “Mahkeme heyetiyle görüşmeden yargılama yapılamaz. Bizim de itirazlarımızı dikkate alacak. Bu OHAL uygulamasını kabul etmemiz mümkün değil. Müştekilerin kimliklerinin kontrol edilerek duruşmaya alınması mümkün değil. İddianamede bütün mağdur ve müştekilerin ismi yer almıyor. Dolayısıla iddianameye dayanarak mağdur tespiti yapılamaz. Bahçede kimlik kontrolü yapılamaz” diye konuştu.
İzleyici olarak gelenlerin de kimliklerinin tespit edilmesine çalışılmasına tepki gösteren Avukat Mürsel Ünder ise, “Burada hak arayan aileler cezalandırılıyor. Böyle keyfi bir uygulama söz konusu olamaz” diye konuştu.
Mahkeme heyeti ile avukatların görüşmesinin ardından kimlikler teslim edilmeden yalnızca gösterilerek duruşmaya giriş sağlandı.
AVUKATLAR İDDİANAMENİN İADE EDİLMESİNİ TALEP ETTİ
Mağdur ve müştekilerin duruşma salonunda kimlik tespitinin yapılmasının ardından dava görülmeye başlandı. Mağdur avukatları, avukat sınırı getirebilme kararının örgüt suçu işlendiğinde ve sanıklar yönünden yapılabileceğini hatırlatarak, her bir müşteki için 3 avukat sınırı getirilmesi kararına yönelik itiraz etti ve kararın iptal edilmesini istedi.
Avukat Mürsel Ünder soruşturma aşamasında eksiklikler yapıldığını belirterek, “Katliamın olduğu trende deliller düzgün toplanmamıştır. Tüm deliller şüphelilerin kontrolünde kalmıştır ve kazadan 4 ay sonra delillerin şüphelilerde olduğu bilinmektedir” dedi ve iddianamenin iade edilmesini talep etti. Mahkeme heyeti avukatların taleplerini görüşmek üzere duruşmaya 20 dakika ara verdi.
AVUKAT SINIRI KALDIRILDI
Avukatların taleplerini görüşen mahkeme heyeti aranın ardından kararlarını açıkladı. Heyet, mağdur avukatların ‘3 avukat sınırının kaldırılması’ talebini kabul etti. Mağdur avukatlarının dava konusu iddianamenin iade edilmesi taleplerine ilişkin heyet, “mahkememizce evvelce kabul edilmiş olması ve 15 günlük iade süresinin geçmiş olması” nedenleriyle talep hakkında karar verilmesine gerek olmadığına hükmetti. Duruşmanın SEGBİS ile kaydedilmesi talebi ise duruşmanın yapıldığı halk eğitim merkezinin uygun olmaması nedeniyle reddine karar verildi.
SANIK KURT: ŞİDDETLİ YAĞIŞTAN HABERİM OLMADI
Mahkemenin taleplere ilişkin kararını açıklamasının ardından sanıkların ifadelerine geçildi. TCDD 1’inci Bölge Müdürlüğü Halkalı 14’üncü Demiryolu Bakım Müdürlüğü’nde Demiryolu Bakım Müdürü olarak görev yapan Turgut Kurt ilk ifade veren sanık oldu. “Demir yolu tarihindeki bu elim kazada hayatını kaydedenlere Allah’tan rahmet ve sabır diliyorum” ifadeleriyle başlayan Kurt şunları kaydetti:
“Benim görevim bakım şeflikleri arasında koordinasyonu sağlamaktır. Olay günü ben Haydarpaşa’daki lojmanda evimdeydim. Olay yeriyle aramızda 130 kilometre var. Şiddetli yağıştan haberim olmadı. Bana meteorolojiden, tren şefliğinden ikaz yapılmadı. Yağıştan bi haber olduğumdan işlem yapamazdım. Savcılığın bütün suçlamalarını reddediyorum. Ben görevimi yaptım. 8 metreden küçük köprülerin bakımını yaptık. Bunların raporları da gönderildi.”
‘PERSONEL YETERSİZLİĞİ SÖZ KONUSU’
“Suçlamalar tamamen asılsızdır. Personel talebinde bulundum ve yazı da yazdım ama bunu yazanları sevmezler. Yol bekçisi olsaydı kaza olur muydu bilemiyorum. Personel yetersizliği söz konusudur. Gözetim yetersiz. Teknolojik destek ve yardım yapılmamıştır. İkaz sistemleri kurulabilirdi. Sistem kırmızıya döndürülebilirdi. Bunları yapacak genel müdürlüktür. Benim harcama yetkim yok sadece bakım müdürüyüm. Yağışlar olacağına dair ihbar gelmemiştir. Bize ihbar gelse bu yolu neden kapatmayalım? Bu menfez sicilli değildir. Daha önce orada sel olmamıştır. Sicilli olmayan yerin kontrolü yapılamaz. Beraatimi talep ediyorum ben suçsuzum.”
‘KAZADAN ÖNCE METEOROLOJİ’DEN BİLGİ ALMIYORDUK’
Mahkeme başkanının, “Demiryolunda bir sorun tespit ettiğinizde ne yapıyorsunuz” sorusuna Kurt, “Mühendislerimiz gidip ön inceleme yapıyorlar. Biz de bunu bakım müdürlüğüne iletiyoruz” dedi. “Sizin doğrudan temin yetkiniz yok mu? İhaleye çıkamıyor musunuz” sorusuna ise Kurt, “Hayır” yanıtını verdi.
Kurt, kazanın ardından meteoroloji ile yağışa göre kırmızı yeşil renkleriyle kodlama yapma önerisini üstlerine sunduğunu yine de buna ilişkin çalışma yapılmadığını söyledi. Heyetin, “Sizin meteoroloji ile irtibatınız yok mu” sorusuna Kurt, “Sadece hava durumuna dair mesaj geliyor. Kazadan önce meteorolojiden bilgi almıyorduk” dedi.
“Personel taleplerinin yerine getirilmediğini söylediniz. Şu an nasıl yapılıyor” sorusuna sanık Kurt, “Aynı şekilde devam ediyor. Yeni personel alınmadı” yanıtını verdi. “Eğer yol kontrol bekçisi olsaydı menfezdeki bu durum görülür müydü” sorusuna ise Kurt, “O yörede oturdukları için eşi dostu onu mutlaka uyarırdı. 2000’li yıllardan sonra yol bekçilerinden vazgeçildi. Yol kontrol bekçimiz o zaman da yoktu, şimdi de yok. Türkiye’de bütün her yerde kaldırıldı. Her yer aynı sorunla uğraşıyor” yanıtını verdi.
‘BİLİRKİŞİLER DİREKT TCDD İLE ÇALIŞIYOR’
Mağdur avukatların “Siz ifadenizde iddianameye giren bilirkişi raporunu hazırlayanları mı suçluyorsunuz” sorusuna Kurt, “İddianameye giren bilirkişi raporunu hazırlayan Mustafa Karaşahin ve Sıddık Yarman direkt TCDD ile çalışıyor. Yeni yapılan menfezler eskilerden daha dayanıksız ve bunlara danışmanlık yapan Mustafa Karaşahin bilirkişilik yapıyor. Menfez konusunda danışmanlık yapıyorlar” dedi.
“Kazanın olduğu hatta arızayı bildirecek elektronik sistem yok mu” sorusuna sanık Kurt, “Hayır yok. Orada sadece tren hatta mı değil mi onu gösteren sistem var. Uyarı gösteren sistem yok” yanıtını verdi. “Yol bekçileri kaldırılırken yerine birisi ikame edildi mi? Siz bunu talep eden resmi yazı yazdınız mı” sorusuna Kurt, “Hayır ikame edilmedi. Her toplantıda bunu söyledik. Sendikam BTS de bunu her fırsatta iletti” ifadeleriyle yanıt verdi. “Kazadan sonra ilk talimatınız neydi” sorusuna Kurt, “Görevimiz gereği yolu açmamız gerekiyordu. Malzeme talep ettim. Deliller toplanınca yolu açtık” dedi.
KİMLER YARGILANIYOR?
Çorlu Cumhuriyet Başsavcılığı’nca kazanın meydana geldiği 8 Temmuz 2018 tarihinden 8 ay sonra, 5 Mart 2019 tarihinde hazırlanan iddianame Çorlu 1’inci Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edildi.
Ailelerin Ulaştırma Bakanı ve TCDD’nin üst yetkililerinin de aralarında bulunduğu “kazada sorumluluğu bulunan tüm yetkililerin yargılansın” talebi iddianamede yer almadı. Kabul edilen iddianamede, TCDD 1’inci Bölge Müdürlüğü Halkalı 14’üncü Demiryolu Bakım Müdürlüğü’nde Demiryolu Bakım Müdürü olarak görev yapan Turgut Kurt, Yol Bakım Şefliği’nde Hat Bakım ve Onarım Memuru olarak görevli Celaleddin Çabuk, Çerkezköy Yol Bakım Şefliği’nde Yol Bakım ve Onarım Şefi olan Özkan Polat ile TCDD bünyesinde çalışan ve mayıs ayındaki yıllık umumi muayene raporunda imzası bulunan, Köprüler Şefi Çetin Yıldırım hakkında ‘taksirli ölüme ve yaralanmaya neden olmak suçundan 2’şer yıldan 15’er yıla kadar hapis istemiyle Çorlu 1’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde dava açıldı.
İLK DURUŞMADA NE OLDU?
Kazadan yaklaşık bir yıl sonra 3 Temmuz 2019’da Çorlu Adliyesi’nin konferans salonunda görülen ilk duruşmaya ailelerden bazıları giremedi. Salonun kapılarının kilitlenmesine tepki gösteren aileler ve buna tepki gösteren avukatlar polis tarafından adliye koridorlarında tartaklandı. Sanıkların ifadelerine geçilemeyen duruşmada mahkeme heyeti tarafsızlığından şüphe duyulduğu gerekçesiyle davadan çekildi. Bir üst mahkemenin itirazı kabul etmemesi üzerine yeniden dosyayı değerlendiren Çorlu 1’inci Ağır Ceza Mahkemesi ara kararında her müşteki için en fazla 3 avukat sınırı getirdi ve duruşmayı Çorlu Halk Eğitim Merkezi’ne taşıdı.