Beylikdüzü'nde 2 katlı bir apartmanın üst katından düşerek öldüğü ileri sürülen 2 yaşındaki kız çocuğu Erva Y.'nin, Adli Tıp raporu tamamlandı.
Raporda 'Yüksekten düşme sonucu meydana gelen beden travması ve iç kanama' nedeniyle öldüğü belirtildi. Kız çocuğunun adlı tıp muayenesinde cinsel istismar ya da tecavüze uğradığına ilişkin bulgu olmadığı öğrenildi.
Sahil Mahallesi'nde 6 Eylül Salı günü akşam saat 19.30 sıralarında, 2 katlı binanın üst katındaki dairede yaşayan 2 yaşındaki kızı Erva bilinmeyen nedenle balkondan bahçe zeminine düştü. Çocuğun düştüğünü görenler polis ve sağlık ekiplerine haber verdi. Bu sırada annesi Erva'yı komşularına ait otomobille Beylikdüzü Devlet Hastanesi'ne götürdü. Erva tüm müdahalelere rağmen kurtarılamadı.
Hastaneye getirildiğinde nabız ve solunumu olmayan Erva, entübe edilerek kalp masajı yapıldı ancak, hayata döndürülemedi. Erva'ya müdahale eden doktorun düzenlediği genel adli muayene raporunda ölüm saati 20.50 olarak bildirildi. Raporda Erva'nın vücudunda istismara uğradığını gösteren belirtiler olduğu aktarıldı. Bu raporla Erva'nın ölümü emniyet kayıtlarına 'şüpheli' olarak geçirildi.
Büyükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığı, kız çocuğunun ölümüyle ilgili soruşturma başlattı. Soruşturma kapsamında 2 yaşındaki Erva'nın cenazesi Adli Tıp Kurumu'na gönderildi. Adli Tıp Kurumu'nda yapılan incelemeler sonrası rapor hazırlanarak, başsavcılığa gönderildi. Raporda Erva'nın 'Yüksekten düşme sonucu meydana gelen beden travması ve iç kanama' nedeniyle öldüğü belirtildi. Erva'nın hastanedeki adli muayene raporunda yapılan tespitler, Adli Tıp Kurumu raporlarında doğrulanmadı. Raporda Erva'nın cinsel istismar ya da tecavüze uğradığına ilişkin bulgu olmadığı tespiti yer aldı. Küçük kızın cenazesinde yapılan kapsamlı incelemelerde, bir başkasına ait DNA bulgusuna da rastlanmadı. Büyükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığı'nın, Erva'nın ölümüyle ilgili Adli Tıp Kurumu'ndan gelen rapora göre soruşturmayı tamamlaması bekleniyor.
"RABİA NAZ VATAN'I HATIRLAYIN. BU KURUM ŞAİBELİ BİR KURUMDUR"
Hastane doktorlarından hastanenin Acil Tıp Uzmanı Dr. Evren Arslan, bebeği ilk muayene eden doktor, Türk Tabipleri Birliği Başkanı Şebnem Korur Fincancı, İstanbul Barosu Çocuk Hakları Merkezi Genel Başkan Yardımcısı Avukat Çağla Gül Bulut ile Önce Çocuklar ve Kadınlar Derneği'nden Dr. Ezgi Gevher, Cumhuriyet'e konuştu.
Evren Arslan, adli tıp raporunun ve DNA örneğinin bu kadar (14 gün) hızlı çıkmasının normal olmadığını belirtti. Basit trafik kazalarında dahi raporların bir ayda çıktığını söyleyen Arslan, "Adli tıp raporunun bu kadar hızlı çıkması normal değil. Raporun aceleye getirildiği kanaatindeyim. Bebeği 4 doktor gördü. Muayene raporunu 1 doktor yazdı ve adli tıp ise 14 günde 'istismar yoktur' dedi. Yani Adli Tıp Kurumu'na göre 'rektumdaki yırtıklar fasulye sırığı' imiş" ifadelerini kullandı.
Bebeğin ailesinin bir aşiretin mensupları olduğunu söyleyen Evren Arslan, AKP'li olduğunu düşündükleri bir kişinin doktora raporu değiştirmesine yönelik baskı yaptıklarını iddia etti.
Arslan, ortada bir sürü yalan haber olduğunu ve bebeğin dedesi olarak sosyal medyada paylaşılan kişiyle ilgili iddiaların da yanlış olduğunu söyledi. Arslan, konuşmasına şu şekilde son verdi:
"Bir kereden bir şey olmaz diyen, Ensar Vakfı'nı kollayan iktidarın kurumudur burası. Rabia Naz Vatan'ı ve Kuddusi Okkır'ı hatırlayın. Bu kurum şaibeli bir kurumdur. Güvenilir olmadığı zaten ortada."
BEBEĞİ İLK KEZ MUAYENE EDEN DOKTOR KONUŞTU
Bebeği hastaneye geldiğinde ilk kez muayene eden doktor, birkaç gün önce savcılığa ifade vermeye gittiğini söyledi. Adli Tıp raporu ile ilgili haberleri gördüğünü ancak bu olayda bazı sıkıntılar olduğunu anlatan doktor, "Şu an doktorlar üzerinde baskı mevcut ve bu sürecin doğru aydınlatılması lazım. Adli Tıp eğer buna 'düşmeye bağlı' diyorsa onun üzerine başka bir şey söyleyemiyoruz" ifadelerini kullandı.
Düşme bulgusu görmediklerini ve hastanedeki doktorların da bu kanaatte olduğunu aktaran doktor, sözlerine şu şekilde son verdi:
"Düşmeye bağlı morluk diyorlar ama o morluk tek günlük değil. Bu bulgular mevcut. O gün olmamışlar, biz buna eminiz. Oradaki bulgular ne bulgusu?"
"RAPORU YAYINLAYAN AJANSIN BİLGİYİ NEREDEN EDİNDİĞİ DE ÖNEMLİ"
Meslek hayatında, şaibeli adli tıp raporlarına sürekli rastladığını belirten Şebnem Korur Fincancı, Adli Tıp Kurumu'na yapılan atamaların liyakatle ve bilişsel değerlendirmelerle yapılmadığını söyledi.
Raporlara etki edilebildiğini anlatan Fincancı, aşağıdaki uyarıları sıraladı:
Raporu ilk kez yayımlayan ajansın bilgiyi nereden edindiği önemli.
Raporlara her zaman bir müdahale olduğunu gördüğüm oldu. Adalet Bakanlığı'na bağlı bir kurumdan bahsediyoruz.
Meslektaşlarımız bağımsızlıklarını korumaya gayret etseler de ne ile karşılaşacağımızı bilme olasılığımız yok.
"YOZLAŞMALARA KAPALI OLMALARI GEREKTİĞİNİ DÜŞÜNÜYORUZ"
Avukat Çağla Gül Bulut ise, vakalara tek bir doktorun bakmadığını ancak yine de yeterli inceleme yapılmamış olabileceğini söyledi. Doktorları zan altında bırakmak istemediğini aktaran Bulut, "Ama bazı müdahaleler de olabilir. Biz orada olan kişilerin bu tarz yozlaşmalara kapalı olmaları gerektiğini düşünüyoruz. Buna kesin bir şekilde 'etki yoktur' ya da 'vardır' da diyemeyiz" dedi.
"BİR BEBEK ÖLÜMÜ NE OLURSA OLSUN ADLİDİR"
Doktor Ezgi Gevher ise bazı vakaların savcılık boyutunda dahi müdahaleye uğradığını belirterek, bir çözülmenin olduğunu söyledi. Kuruma tamamen bir güven duyulmadığını anlatan Gevher, sözlerine şu şekilde son verdi:
"Bu alan etki edilmemesi gerekilen bir alan. Böyle bir şeyin olmasını arzu etmiyoruz. Rabia Naz Vatan cinayeti davasında bu olayı gördük, adli tıpa müdahale edildiğini biliyoruz. Bu kuruma ilişkin bir şüphe varsa bu büyük bir problem. Bir bebek ölümü ne olursa olsun adlidir. Bunun soruşturulması lazım. Ailenin adli meselese açılmasın diye sergilediği tavır da problem. Yüksekten düştü diye getirilen bir çocuk varsa, burada da büyük bir ihmal mevcutttur."