15 Temmuz darbe girişiminde eşi Erol Olçok ve oğlu Abdullah'ı kaybeden Nihal Olçok Odatv'den Ayşe Baykal'ın sorularını yantladı.
Ayşe Baykal'ın Nihal Olçok'la yaptığı röportajın bir kısmı şöyle:
Ayşe Baykal: “Son zamanlarda sosyal medya hesabınızdan 15 Temmuz’la ilgili çarpıcı paylaşımlar yapıyorsunuz. Diğer taraftan da gerek Tayyip Bey’e, gerek AK Parti hükümetine yakın bir isimsiniz. Tepki alıyor musunuz Tayyip Bey’den veya siyasi cenahtan?”
Nihal Olçok: “Arada 1-2 kişi aradı ama, bir uyarı gelmedi.”
Ayşe Baykal: “Tayyip Bey, Nihal Hanım paylaşım yapmayın, dese, dinler misiniz?”
Nihal Olçok: “Dinlemem. Benim paylaşımlarım siyasi değil, ben iki can kaybetmişim. Haklı olarak da, görmezden gelinen konularla ilgili can çekişiyorum.”
15 TEMMUZ ADIYLA O YAPILANLAR PUTPERESTLİĞİ HATIRLATIYOR
Ayşe Baykal: Tamince ve Ülker Aileleri’nin düğün davetiyesiyle ilgili paylaşımını hatırlatarak “Çok mu canınız yandı” diye sordum...
Nihal Olçok: “Evet, geçenlerde ilk defa bir yakınımın nişanı oldu, üstelik benim evimde. Nişan töreni boyunca gözyaşım aktı. Akan gözyaşımın nedeni de; ben çocuklarımın törenlerini nasıl gerçekleştireceğim? Bizim hep iki yanımız eksik kalacak. İnsan yüreği acıyınca bazı şeyleri taşımak daha da zor geliyor.”
Ayşe Baykal: “15 Temmuz sonrası kızgınlık, kırgınlık veya öfke hissediyor musunuz?”
Nihal Olçok: “Hayır! Çünkü tasavvuf’ta denildiği gibi, yüreğim girdiği kabın şeklini alabilecek hâle geldi.”
Ayşe Baykal: “Kendinizi yalnız hissediyor musunuz?”
Nihal Olçok: “Evet, çünkü biz toplum olarak acıyı yoğurup, sonra da onu yiyecek haline getirip besleniyoruz. Ve en yakınınız dahi olsa, ağladığınız zaman mendil uzatınca sizin için bir şey yaptığını düşünüyor. Burada aciz olan, yalnız olan, ağlayan değildir; ona mendil uzatandır!”
Ayşe Baykal: ”15 Temmuz sonrası sizi en çok üzen hangi olaydı?”
Nihal Olçok: “Hayatın içinde olmaya, hayata katılmaya çalışıyorsun; çünkü yasın bir yerde bitmek zorunda. Ama bir tabela görüyorsun, 15 Temmuz Şehitler Köprüsü, 15 Temmuz Meydanı gibi… Türkiye’nin bir ucunda 15 Temmuz Dönercisi, İstanbul’un bir sokağında 15 Temmuz Büfesi görmek gibi... Bunlar bana cahiliye dönemindeki putperestliği hatırlatıyor. Bilirsin, putperestlik de aslında iyi niyetle başlamıştı. İnsanlar uzun yolculuklar ve ayrılıklardan dolayı Kâbe’nin etrafındaki taşlardan yanlarında götürürlerdi. Bir müddet sonra o taşlara -estetik amaçlı niyetin iyi amaçlı olduğunu düşünüyorum- şekiller vermeye başladılar. Sonra onlar suret oldu, suret olunca siret oldu, yani kalplerine işledi. Ve tapınmaya başladılar. Ondan sonra taş ağır gelmeye başladı, yük oldu. Daha sonra bunu daha hafif ve fayda getirecek malzemelerden yapmaya başladılar. Mesela ekmek hamuru ve helvadan putlar yapmaya başladılar. Sonra aynı putları acıkınca gıda olarak kullandılar. Ve yaptıkları putlardan beslenir hâle geldiler. İşte dönerciyi büfeciyi gördüğümde aynı bunu hissettim. Ve birçok şeyi idrak edemediğimizi gördüm…”
EKREM İMAMOĞLU ARAYIP NE DEDİ?
Ayşe Baykal: 1 Nisan’da Ekrem İmamoğlu’nu tebrik etmesi ve ardından eleştirmesini hatırlattım...
Nihal Olçok: “Gördüğüm haber üzerine tebrik ettim. Buna başka anlamlar yükleyenler oldu. Ben yaşadığım şehri yönetecek bir insanı tebrik ettim. Bundan daha doğal ne olabilir? İstanbul’u değil de, Ankara’yı tebrik etsem siyasi olurdu. Tebrik ettikten sonra sosyal medyada CHP’nin seçim sonuçlarında usulsüzlük yapmasıyla ilgili haber gördüm ve Ekrem Bey’e bunun yakışmadığını yazdım. Ekrem Bey, eleştiri paylaşımından sonra beni aradı ve ‘Kalbinize kırıklık yaşattıysak üzülürüm Nihal Hanım. Araştırmamızı yapacağız, kesinlikle usulsüzlükle ilgili bir rızam olamaz’ dedi.”
Ayşe Baykal: “Tebrik mesajınızda bir gönderme var mıydı?”
Nihal Olçok: “Evet, tabii ki vardı” cevabını aldım.
Ayşe Baykal: “İstanbul seçimleri için ne düşünüyorsunuz?”
Nihal Olçok: “Ne İstanbul, ne de İstanbullu bu kadar şüpheyi kaldırmaz, yenilenmesinin doğru olacağına inanıyorum. Ben sonucun değişmeyeceğini düşünüyorum. Bu saatten sonra Ekrem İmamoğlu’nun bağımsız aday dahi olsa İstanbul’u kazanacağını düşünüyorum. Çünkü Türkiye aslında unuttuğu bir şeyi gördü. İyi bir muhalefet, iyi bir lider çıkarır.”