Göcek ve Dalaman'daki son yangınlar tekrar orman yangınlarını gündeme getirdi. Orman Genel Müdürlüğü (OGM)'nün verilerine göre, 2009-2018 yılları arasında en çok orman yangını çıkan 3 il sırasıyla Hatay, İzmir ve Antalya. Bu tarih aralığında Hatay'da 7 bin 42 hektar ormanlık alan, İzmir'de 6 bin 321 hektar ormanlık alan, Antalya'da ise 6 bin 211 hektar ormanlık alan yandı.
2009'dan bu güne ise toplam 59 bin 326 hektar orman yandı. Yani yanan ormanlık alan yaklaşık 83 bin 557 futbol sahası büyüklüğünde. İstanbul Üniversitesi Orman Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Hüseyin Dirik, "Ülkemizin de içinde bulunduğu Akdeniz bölgesi ve yaz mevsimi kaçınılmaz orman yangınlarının yaşanmasına sebep oluyor" dedi.
ÇOĞU YANGININ ÇIKIŞ SEBEBİ BELİRLENEMİYOR
OGM'nin Orman Yangınlarıyla Mücadele Şubesi'nin raporuna göre, 2009-2018 yılları arasında çıkan orman yangınlarının yüzde 42'si 'bilinmeyen sebeple', yüzde 34'ü 'ihmal ve dikkatsizlik', yüzde 12'si 'yıldırım', yüzde 7'si 'kasıt' ve geriye kalan yüzde 5'i ise 'kaza' sonucu çıktı. İhmal ve dikkatsizlikler anız yakma, bırakılan çöpler, avcılık, sigara izmaritleri ve piknikçilerin yaktığı ateşler olarak görülüyor.
AKDENİZ BÖLGESİNDE SENEDE ORTALAMA 600 BİN HEKTAR ALAN YANIYOR
Prof. Dr. Hüseyin Dirik, Akdeniz bölgesinde senede ortalama 600 bin hektar alanın yandığını belirtti. Prof. Dirik, "Ülkemizin de içinde bulunduğu Akdeniz bölgesi ve yaz mevsimi kaçınılmaz orman yangınlarının yaşanmasına sebep oluyor. Bu açıdan Akdeniz bölgesinde senede ortalama 50 bin yangın çıkıyor ve 600 bin hektar alan yanıyor. Türkiye de bu bölgede yer aldığı için, haliyle yangınları yaşıyor. Bunu da şöyle söyleyeyim, aslında ateş de ekosistemin bir bileşeni. İklim şartlarının getirdiği yanıcı madde, ateş ve tutuşma sıcaklığıyla oluşan bir oksidiyon süreci" dedi.
DALAMAN TOPOĞRAFYA OLARAK ZOR BİR BÖLGE
Prof. Dirik, Dalaman'da çıkan orman yangınıyla ilgili değerlendirmelerde bulunarak, "O yörenin bitki örtüsü de kendini yangına adapte etmiş bir özelliğe sahip. O nedenle yangından sonra tekrar kendisini yenileyebiliyor. Böyle bir avantaj da söz konusu. Bu da ekosistemde yangınla beraber yaşamaya alışmış bitki örtüsünün bir avantajı. Ama o avantajı doğru kullanmamız lazım. Eğimli, sarp araziden oluşuyor. Bu durumda rüzgarla beraber yangının tırmanması kaçınılmaz. Yangın çıktıktan sonra onun gelişmesi, hem bitki örtüsü, hem arazi hem hava şartlarıyla çok yakın ilişkili. Kuvvetli rüzgar varsa yangını kontrol etmek oldukça zor. Eğimli alanlarda karadan müdahale etmek, yangın önüne şeritler açmak çok zor. Ancak havadan müdahale edilebiliyor" şeklinde konuştu.
Dirik, Türkiye'nin yangınla mücadele konusunda en başarılı ülkelerden biri olduğunu da sözlerine ekledi.
BU TİP YANGINLAR TEKRARLANABİLİYOR
Prof. Dirik, "25 sene öncesinde de o coğrafyada, Marmaris'te çıkan yangında 7 bin hektar alan yanmıştı. Bunun 20 katı kadar büyüklükte. Bu tip yangınlar belli sıklıklara yörelere göre 20, 30, 50 yılda bir tekrarlayabiliyor maalesef. İnsan sebepli kaynaklar en büyük faktör. Bunun dışında doğal sebepler denildiğinde yıldırım akla geliyor ama bu çok düşük bir oran. Geri kalan ihmal ve kasıt. Bu sadece Türkiye'de değil tüm dünyada böyle diyebiliriz" ifadelerini kullandı.
NESİLLERCE DEVAM EDECEK BİR UYARI
Orman yangınlarının önüne geçmenin tamamen mümkün olmadığını belirten Prof. Dirik, "İnsanları bilinçlendirmek çok önemli. Dikkatsizlik, kasıt ve ihmal. Toplumun her kesimini uyarmak lazım. Gerek kırsal bölgede yaşayan insanları, gerek piknikçileri, gerek yolda seyahat edenleri. Sigara izmaritinden tutun da başkaca herhangi bir ateşi dikkatsizce atmamaları gerekiyor. Nesillerce devam edecek bir uyarı bu. Yangınlar konusunda uyarıları sadece yörede yaşayan insanlarla sınırlı tutmamalıyız. Ülke yüzeyinin tamamı hepimizin. Kurak yaz döneminde yangın riskinin yüksek olduğu Akdeniz, Ege, kısmen Marmara bölgesinde herkesin, gerek seyahat edenlerin gerek oralarda yaşayanların bu konuda dikkatli olması ve toplumsal bir bilincin gelişmesi önem taşıyor. Bilinçlendirmenin taze ve sıcak tutulması faydalı olacaktır" ifadelerini kullandı.
Dirik, yanan alanın ne kadar sürede kendini yenileyeceği sorusuna ise, "Alanın eğimine ve toprak yapısına göre değişecektir. Toprağın olduğu, düz alanlarda yeşerme daha hızlı olacaktır. Oralarda 10-15 sene sonra bitkisel doku oluşur ama eğimli alanlarda biraz daha zaman gerekir. Oraların o çıplak halinin ağaçlarla örtülenmesi zaman alacaktır. O açıdan lekeli bir dokuyu biz 30-40-50 sene görürüz" şeklinde yanıt verdi.