Gündem Bilim Teknoloji Spor Dünya Ekonomi Siyaset Sağlık Eğitim Kültür Sanat Magazin Yaşam Reklam Künye Gizlilik Sözleşmesi İletişim
Yazılım ve Tasarım: Bilgin Pro © 2024KRT TV Tüm Hakları Saklıdır

10 Ekim katliamına yönelik araştırma önergesi, AKP-MHP oylarıyla reddedildi

Terör örgütü IŞİD’in Ankara’da yaptığı 10 Ekim katliamının araştırılmasına ilişkin önergenin doğrudan gündeme alınması önerisi, TBMM Genel Kurulu’nda AKP ve MHP’nin oylarıyla reddedildi. CHP Ankara Milletvekili Murat Emir, 2015 yılında yapılan iki genel seçim arasında yaşananlara dikkat çekti ve AKP’lilere hitaben, “Özellikle de haziran-kasım arasında Türkiye’yi kaosa sürükleyerek oylarınızı artırma yoluna gittiniz. İktidarınızı, kaybettiğiniz iktidarınızı, bu şekilde tekrar tahkim etme yoluna gittiniz. Göz yumdunuz; o kaos ve kandan sizler, yeni bir iktidar ürettiniz” dedi.

TBMM Genel Kurulu’nda bugün, HDP’nin 10 Ekim 2015 tarihinde IŞİD’in Ankara Tren Garı’nın önünde düzenlediği canlı bomba saldırısının araştırılmasına ilişkin önergesinin doğrudan gündeme alınması önerisi görüşüldü.

HDP İstanbul Milletvekili Ali Kenanoğlu, önerge üzerine yaptığı konuşmada şunları söyledi:

“Bugünlere gelen yola, Ekim 2014'teki Milli Güvenlik kararları çerçevesinde alınan bir kararla gelinmişti ve o kapsamda 5 Haziran’da Diyarbakır'da, 20 Temmuz’da Suruç'ta -bunların hepsi 2015'te oluyor- 10 Ekim’de Ankara Garı'nda, 20 Ağustos’ta da Antep'te katliamlar yapıldı. Tabii bu katliamlarla birlikte aynı zamanda katliam girişimleri de yapıldı. Burada 10 Ekim günü ne oldu? Gaziantep'ten, elini kolunu sallayan bombacılar Ankara'ya, gar önüne kadar girdiler ve orada kendilerini patlattılar. Sonra ne oldu? Tabii ki orada gerekli güvenlik önlemlerinin alınmadığını görüyorduk, biliyorduk. Ben de oradaydım, yani bunun tanıklarından birisiyim, 10 Ekim 2015'te gar önünde bulunan kişilerden birisiyim.

“AMBULANSLARIN GİRİŞİNİ ENGELLEDİLER”

Ortalıkta herhangi bir güvenlik gücü yokken, polis yokken insanlar yaşamını yitirdikten sonra, bomba patladıktan sonra bir anda güvenlik güçleri sağlıkçılardan, ambulanslardan önce oraya intikal ettiler ve ambulansların gelişini engellediler. İlk ambulans, patlamadan 45 dakika sonra ancak gelebildi, alana girebildi ve bir taraftan da yaralılara müdahale engellendi, gaz sıkıldı ve tazyikli su sıkılarak ilk yardım imkanları da engellenmiş oldu ve çok sayıda kişinin ölümüne de sebebiyet verildi. Bu olaydan sonra, bu kişilerle ilgili, yani oradaki gerekli güvenlik önlemlerini almayan, istihbarat bilgilerine rağmen tedbir almayanlara karşı herhangi bir soruşturma açılmadı, herhangi bir kovuşturma yapılmadı, herhangi bir dava açılmadı. Hatta şöyle ilginç bir şey var; Antep Nizip'te, katliamdan 10 gün önce çok yüklü miktarda amonyum nitrat satın almak isteyen kişi var, bu belirleniyor ve savcılık bununla ilgili soruşturma açıp, inceleme başlatıp bu kişi hakkında Gaziantep Emniyet Genel Müdürlüğü Terörle Şube Müdürü'ne diyor ki ‘Bu kişiyi araştırın’. Kim bu kişi? Yakup Şahin. O gün, Antep'ten Ankara'ya gelen katillere, o bombacılara eskortluk eden araçtaki kişi Yakup Şahin; onları takip eden. Ama ne oluyor? Yakup Şahin'le ilgili herhangi bir araştırma, soruşturma yapılmıyor ama bu araştırmayı, soruşturmayı yapmayanlarla ilgili de herhangi bir soruşturma, kovuşturma yok. Ne oluyor? Katliam esnasında ambulanslar gelmediği için orada, iki tane polis aracılığıyla yaralıları hastaneye taşıyan insanlar, kamu aracını gasp etmekten dolayı yargılanıyorlar. Yani yargılananlar da yine mağdurlar oluyor.

“BABASININ BAŞINDA ANMA YAPAN YARGILANIYOR”

Diğer taraftan, babasının mezarı başında anma yapan, duygusal konuşma yapan insanlar hakaretten, terör propagandasından ve benzeri uyduruk iddialardan aylarca, yıllarca mahkemelerde yargılanıyorlar.

Gelinen noktada Ankara Gar katliamı, tarihimizin gördüğü en büyük vahşetlerden bir tanesidir. Ancak davaları da takip ediyoruz, bu davalardan da hiçbir umut yok, çünkü düzgün bir soruşturma, araştırma ve dava süreci yürütülmüyor. En son dava, 7 Ekim’de görüldü. O davaya katıldım ben ve orada, MİT'in tespitlerine göre IŞİD'in Türkiye sorumlusu, Türkiye emiri olarak bilinen kişi Kasım Güler şunu itiraf etti. Tanık olarak kendi söylediğiydi mahkemede, dedi ki ‘Biz o dönemde elimizi kolumuzu sallayarak Türkiye'ye giriş-çıkış yapıyorduk. Ben, 4 ya da 5 defa Türkiye'ye giriş-çıkış yaptım. Sınırdaki güvenlik karakoluna sadece bilgi veriyordum, o bilgi çerçevesinde de Türkiye'ye giriş-çıkış yapıyordum’. Bu rahatlıkla geldi bu katiller ve insanlarımızı katletti.”

CHP Ankara Milletvekili Murat Emir ise şöyle konuştu:

Maalesef 10 Ekim Ankara Garı katliamı, bu toprakların ve insanlığın gördüğü en zalim, en kanlı, en alçak saldırıdır. Ama maalesef üstünden 7 yıl geçmiş olmasına rağmen biz, Ankara Garı katliamı ve saldırıyla ilgili gerekli yüzleşmeyi yapamadık. Hukuki süreç savsatıldı. Arkadaşım bahsetti, göstermelik bir mahkeme süreci, sanki birkaç IŞİD'li militan, IŞİD'li katil bu işi planlamış, yapmış gibi, gerçek sorumlulara uzanmayan bir hukuki süreç işletildi. Oysa bu katliamı planlayanlar, arkasında duranlar, ona siyasi destek verenler, orada bu bomba tedarik edilirken Emniyet’in bilmesine rağmen gereğini yapmayanlar, mülkiye raporlarına geçtiği gibi ‘Bir saldırı yapılabilir’ istihbaratı alınmış olmasına rağmen önlem almayanlar, adeta bu katiller Ankara'ya eskort eşliğinde gelirken hiçbir şey yapmayanlar suçlular ama maalesef mahkeme bunları görmezden geldi, duymazdan geldi.

'YARGILAMANIN GERÇEK SORUMLULARA UZANMASI GEREKİYOR'

Bir katil düşünün. İki kardeş; birisi Suruç katliamındaki bombacı ve bu kişi teknik takip altında, yine ‘Ankara emiri’ dedikleri İlhami Balı'yla sürekli görüşüyor, o da teknik takip altında ama onlar hakkındaki hiçbir tape kaydı mahkemeye getirilmedi. Oysa İlhami Balı, firari sanık, 2016'da meğer Konya Cihanbeyli Devlet Hastanesi’nde, aranıyorken her nasılsa tedavi edilmiş. Baktığınız zaman bu katliam, devletin içindeki kirli odakların birilerinin bilgisi, ilgisi ve ihmali sonucunda gerçekleştirilmiştir. Dolayısıyla biz, bu mahkeme sürecini eksik sayıyoruz, eksik buluyoruz ve bu yargılamayı göstermelik buluyoruz. Bu nedenle yargılamanın mutlaka gerçek sorunlara ve suçlulara uzanması gerekiyor. Çok daha önemlisi arkadaşlar, AKP iktidarı o günlerde IŞİD'e ‘IŞİD’ diyemiyordu ve o günkü dış politikanız, Suriye politikanızın bir gereği olarak da sınırlarımızın kevgire çevrilmesine izin verdiniz. O günkü ‘katil’ diyemediğiniz IŞİD saldırganları, ‘cihatçı, savaşçı’ adı altında istedikleri gibi Türkiye’ye girip çıkıyorlardı. Hatta yaralandıklarında Türkiye’de hastanelerde tedavi görüyorlardı.

'KAOS VE KANDAN YENİ BİR İKTİDAR ÜRETTİNİZ'

Özellikle de haziran-kasım arasında Türkiye’yi kaosa sürükleyerek oylarınızı artırma yoluna gittiniz. İktidarınızı, kaybettiğiniz iktidarınızı bu şekilde tekrar tahkim etme yoluna gittiniz. Göz yumdunuz; o kaos ve kandan sizler, yeni bir iktidar ürettiniz.

Araştırma önergesinin doğrudan gündeme alınması önerisi, yapılan oylamada AKP ve MHP’nin oylarıyla reddedildi.

(ANKA)

İlginizi Çekebilir
SONRAKİ HABER